Enamel morphogenesis is a continuous and complex process and begins with the secretion of enamel matrix proteins, continuing with the mineralization and maturation phase. As a result of the suppression of the ameloblasts’ activity, pit and grooves occur in the enamel and developmental enamel defects are formed. This change occurs in the matrix formation and mineralization phases. If these disruptions occur in the secretion phase, it is called enamel hypoplasia. When it comes to the stage of maturation, it is called enamel hypomineralization. The hypoplasia which the enamel thickness is affected, has shallow and deep fossae and partial or complete loss, along with horizontal or vertical grooves in the enamel. On the other hand, hypomineralization is an anomaly related to the translucency of the tissue, which appears as white or yellowish / brownish areas in the enamel. The location of the defects is clinically visible in the form of diffuse opacities and hypoplasia, depending on the stage of injury. The most important problem for the patient with developmental enamel defects are aesthetic and the frequency of these defects varies from 8.3% to 51.6%. In this period, direct / indirect composite restorations, composite resin and porcelain veneers are applied. In cases where minimum invasive approach is required, microabrasion, whitening and resin infiltration treatments are also applied. In order to meet the aesthetic demands of individuals, applications should be preferred which require the least invasive approach. Problems that may arise in developmental enamel defects and resolution of aesthetic discomfort with treatment applications gain importance. In this review, developmental enamel defects and the effect of the resin infiltration system applied in the treatment of these defects will be evaluated.
Mine morfogenezi sürekli ve karmaşık bir süreç olup mine matriks proteinlerinin salgılanması ile başlamakta, mineralizasyon ve olgunlaşma safhası ile devam etmektedir. Ameloblastların aktivitesinin baskılanması sonucu, minede pit ve oluklar meydana gelerek gelişimsel mine defektleri oluşmaktadır. Bu değişiklik matriks oluşumu ve mineralizasyon aşamalarında meydana gelmektedir. Bu aksaklıklar salgılama fazında meydana gelirse mine hipoplazisi, olgunlaşma aşamasında meydana geldiği takdirde, mine hipomineralizasyonu olarak adlandırılmaktadır.
Mine kalınlığının etkilendiği hipoplazide, minede yatay veya dikey oluklarla beraber sığ ve derin fossalar ve kısmen veya tamamen kayıp mevcuttur. Hipomineralizasyon ise, minede beyaz veya sarımsı/kahverengimsi alanlar şeklinde
görülen dokunun translüsensi ile ilgili bir anomalidir. Defektlerin yeri, hasar veya yaralanma anındaki evreye bağlı olarak sınırları belirgin, diffüz opasiteler ve hipoplazi şeklinde klinik görünüm vermektedir. Gelişimsel mine defektlerinin hasta açısından oluşturduğu en önemli problem estetiktir ve bu defektlerin görülme sıklığı % 8,3-51,6 arasında değişmektedir. Bu dönemde, direkt/indirekt kompozit restorasyonlar, kompozit rezin ve porselen veneerler sıklıkla tercih edilen tedaviler olup en az invaziv yaklaşım gerektiren durumlarda ise mikroabrazyon, beyazlatma ve rezin infiltrasyon tedavileri de uygulanmaktadır. Bireylerin estetik taleplerini karşılamak için en az invaziv yaklaşım gerektiren uygulamalar tercih edilmelidir. Gelişimsel mine defektlerinde ortaya çıkabilecek problemler ve estetik kaygının tedavi uygulamaları ile çözümlenmesi önem kazanmaktadır. Bu derlemede gelişimsel mine defektleri ve bu defektlerin tedavisinde uygulanan rezin infiltrasyon sisteminin etkisi değerlendirilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Dentistry |
Journal Section | Review |
Authors | |
Publication Date | September 1, 2018 |
Submission Date | March 13, 2018 |
Acceptance Date | August 31, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 1 Issue: 3 |