Kışın gelişiyle ölen ve her baharda yeniden dirilen, üzüm bağlarının ve şarabın koruyucusu olan bereket tanrısı Dionysos adına düzenlenen törenlerden köken alan tragedyalar, insanın acılarına ve esas olarak bir ana karakterin başına gelen korkunç ve kederli olaylara dayanan sanatsal bir türdür. Tiyatronun ilk örneklerinden olan tragedyalar, ibadet ve hikâye anlatımı için başvurulan bir aktarım biçimi olarak ilk insan topluluklarıyla başlamış olsa da bunların diyalog, şarkı ve dans gibi tekniklerle yetkinleştirilmesi Antik Yunan döneminde gerçekleşmiştir. Genel bir kabulle muthostan logosa geçişin temelini oluşturan tragedyaların en ünlü temsilcileri ise Aiskhylos, Sophokles ve Euripides’dir. Aristoteles tarafından aktarılan bilgilere göre, mimesis yoluyla betimlenen soylu eylemlerin uyandırdığı olumsuz duygulardan arınmayı sağlayan tragedyalar, bir sanat yapıtı olmanın yanında evreni, doğayı ve insanı anlamanın ve açıklamanın yolunu işaret eder. Bu makalede, tragedyanın ilk ortaya çıkışından itibaren nasıl bir gelişim seyri izlediği üzerinde durulacaktır. Bu doğrultuda kavramın etimolojisine değinilecek, mevcut tarihsel koşullar aktarılacak ve Aiskhylos, Sophokles ile Euripides tarafından meydana getirilen ilk örnekler hakkında genel bilgiler verilecektir. Böylece insan doğasına ilişkin birçok temayı konu edinen tragedyaların niteliğinin Antik Çağ’dan Orta Çağ’a nasıl bir değişim gösterdiği değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Tragedies, which originate from the ceremonies held in the name of Dionysus, the god of fertility, who dies with the arrival of winter and resurrects every spring, is the protector of vineyards and wine, are an artistic genre based on human suffering and terrible and sad events that happen to a main character. Although tragedies, one of the first examples of theater, started with the first human communities as a form of transmission used for worship and storytelling, their perfection with techniques such as dialogue, song and dance took place in the Ancient Greek period. The most famous representatives of tragedies that form the basis of the transition from myth to logos are Aeschylus, Sophocles and Euripides. According to the information conveyed by Aristotle, tragedies, which provide purification from the negative emotions aroused by noble actions depicted through mimesis, point the way to understanding and explaning cosmos, natüre and human, as well as being works of art. In this article, we will focus on the development of tragedy since its first appearance. In this regard, the etymology of the concept will be touched upon, current historical conditions will be conveyed and general information will be given about the first examples created by Aeschylus, Sophocles and Euripides. Thus, it will be tried to evaluate how the quality of tragedies, which deal with many themes related to human nature, has changed from Ancient Grek to Middle Age.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 2 Temmuz 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 6 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 6 Haziran 2024 |
Kabul Tarihi | 7 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 11 Sayı: 1 |
Çeşm-i Cihan: Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları E-Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Dergimiz aşağıdaki indeksler tarafından taranmaktadır: