Occupational health and safety awareness and work-related stress have mostly been studied separately but here is actually a hazard-based relationship between the concepts. People working in high level hazardous jobs are liable to suffer stress because of high level hazards at work, fatigue and anxiety. This reduces employees' defenses against occupational health and safety risks. High occupational health and safety awareness of employees reduces stress in the workplace and provides a healthier and safer working environment. The study consisting of four sections, namely Introduction, Methods, Results, and Discussion, quantitative analysis was conducted using the survey method. The survey comprises three sections: the first section aims to identify participants' demographic characteristics, the second to measure participants' awareness of occupational health and safety, and the third to assess participants' job stress. The survey was administered to 432 participants working in establishments engaged in highly hazardous jobs in the Izmir province. Frequency analysis was conducted to describe participants' demographic characteristics, correlation testing to determine the relationship between occupational health and safety awareness and job stress, and Independent Samples t-test and One-Way ANOVA to examine whether participants' levels of occupational health and safety awareness and job stress varied according to demographic characteristics. According to the analysis results, a significant negative relationship was found between the occupational health and safety awareness and the parameters of job stress among those working in the high level hazardous category. Additionally, it was determined that the marital status, employment status, educational background, and history of occupational accidents and diseases of the participants differed according to their occupational health and safety awareness and job stress.
İş sağlığı ve güvenliği farkındalığı ve iş stresi çoğunlukla birbirinden bağımsız incelemelere tabi tutulmaktadır ancak bu kavramlar arasında tehlike temelli bir ilişki vardır. Çok tehlikeli işler sınıfında çalışanlar işyerinde tehlike, yorgunluk, endişe gibi nedenlerle strese maruz kalmaktadırlar. Bu durum iş sağlığı ve güvenliği riskleri karşısında çalışanların savunmasını azaltmaktadır. Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği farkındalığının yüksek olması işyerindeki stresi azaltmakta, çalışanlara daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sunmaktadır. Giriş, yöntem, bulgular ve tartışma olmak üzere dört kısımdan oluşan çalışmada nicel analiz yöntemlerinden anket yöntemi kullanılmıştır. Kullanılan anket 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde katılımcıların demografik özelliklerini tespit etmeyi amaçlayan ifadeler, ikinci bölümde katılımcıların iş sağlığı ve güvenliği farkındalığını ölçmeyi amaçlayan ifadeler, üçüncü bölümde ise katılımcıların iş stresini ölçmeyi amaçlayan ifadeler bulunmaktadır. Anket İzmir ilinde çok tehlikeli işler sınıfında faaliyet gösteren işyerlerinde çalışan 432 katılımcıya uygulanmıştır. Elde edilen bulgular üzerinde katılımcıların demografik özelliklerini tanımlamak amacıyla frekans analizi, iş sağlığı ve güvenliği farkındalığı ile iş stresi arasındaki ilişkiyi tespit etmek amacıyla korelasyon testi, katılımcıların iş sağlığı ve güvenliği farkındalığı ile iş stresi düzeylerinin demografik özelliklerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını test etmek amacıyla Bağımsız Çift Örneklem T Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçlarına göre çok tehlikeli işler sınıfında çalışanların iş sağlığı ve güvenliği farkındalığı ile iş stresi parametreleri arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki bulunduğu tespit edilmiştir. Ayrıca katılımcıların medeni durumunun iş sağlığı ve güvenliği farkındalığına göre; çalışma statüsünün, eğitim durumunun, iş kazası ve meslek hastalığı geçmişinin ise iş stresine göre farklılaştığı tespit edilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Occupational Health and Safety |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | October 15, 2024 |
Submission Date | April 24, 2024 |
Acceptance Date | August 3, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 22 Issue: 54 |