This study investigates the Islamic concept of monopoly, termed "Iḥtikār," and its detrimental effects on economic stability and commodity prices. In the modern capitalist system, monopoly power has gained prominence and is exploited by governments and multinational corporations for various purposes. Such practices have disrupted lives and exacerbated inequalities, particularly affecting low-income individuals. This research uses Turkey as a case study to examine how dishonest monopoly tactics within chain markets have led to inflated prices and consumer harm. The research delves into the Islamic legal stance on monopoly and advocates for a nuanced understanding, considering various schools of thought. The study uses qualitative methodology to analyze primary and secondary data from Turkey's perspective. Findings reveal that monopoly practices have adversely impacted the Turkish economy, especially amid the COVID-19 pandemic, causing increased commodity prices and reduced stability. Limitations include the case-specific focus, potentially affecting generalizability. The study's significance lies in exploring the Islamic law viewpoint on monopoly's influence on financial stability and commodity prices, offering insights into contemporary regulatory strategies. Addressing monopolistic practices through effective regulation is vital to bolster economic stability and reduce disparities. This study's uniqueness lies in its Islamic examination of monopoly and its implications, contributing to the literature and suggesting avenues for contemporary regulation.
Tekelin veya İhtikâr'ın avantajları kadar dezavantajları da bulunmaktadır. Tekeller fahiş fiyat uygulayarak daha fazla kar elde edebilirken, aynı zamanda kendilerine aşırı güvenebilir ve kusurlu mal ve hizmetler de sağlayabilirler. Ancak İslam hukukunda envanter oluşturmak için stoklamaya izin verildiği için tekel her zaman olumsuz değildir.
Doğal tekeller dışında tüm tekelleri ve kartelleri ortadan kaldırmak ve çeşitli kâr biçimlerini nesnel olarak tespit etmek ve ölçmek için net kriterler belirlemek gerekmektedir. İslam hukuku fiyat tekellerinin ve ayrımcılığın tüketicilere zarar vermemesi gerektiğini söylemekte ve böylece adaletin önemine vurgu yapmaktadır. Bu nedenle, üreticilerin kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın ürün fiyatlarındaki artışlar yaparak müşterileri istismar etmelerini yasaklar. Tekeller, gerçek girişimciliğin temel bir yönü olan minimum risk içerdiklerinden gerçek girişimcilik faaliyeti olarak nitelendirilmezler. Rekabet eksikliğinin doğası gereği tekeller, kârlarını bir tür aşırı vurgunculuk haline getirir. Teorik olarak, tekel kârları, ahlaki açıdan doğru kalkınma ve yatırıma karşıdır. Doğal tekeller dışındaki tüm tekel ve kartellerin ortadan kaldırılması, kaynakların adil dağılımı, adil ticaret ve zenginliğin eşit dağılımı için gereklidir. Türkiye'de son zamanlarda, market sahiplerinin, hükümetin asgari ücrete yaptığı zammı gerekçe göstererek tekelci davranışlarda bulunması ve ürün fiyatlarında zam yapması halkın yoğun protestolarına yol açmıştır. Özellikle de COVID-19 salgınıyla birlikte hızlanan tekelci sistem nedeniyle insanlar sosyal medya üzerinden sık sık fiyat artışlarını eleştirmektedir. Gerçekten de ülkede yapılan araştırmalarda zincir market sahiplerinin devletin işçilerin maaşlarına yaptığı zamdan faydalandığını göstermektedir. Hükümet ise, buna karşı tekelcileri durdurmak için soruşturmalar başlatmış, hem fiyat hem de enflasyon artışlarını dengelemeye çalışmıştır. Bununla birlikte, hükümet, çeşitli kâr biçimlerini nesnel olarak tespit etmek ve ölçmek için net kriterler belirlemelidir. Ülkedeki tekellerin şiddetli fiyatlama taktiklerinin ortaya çıkardığı risklere ilişkin kamuoyu farkındalığının artırılmasına ihtiyaç vardır. Türk hükümeti, adil rekabeti teşvik etmek, ülkedeki tekelci ticari uygulamalarla mücadele etmek ve tüketicileri haksız rekabetten korumak için yeni düzenlemeler getirmiştir. Hükümet ayrıca para cezaları vermek ve hatta bazı durumlarda işletme ruhsatlarını iptal etmek de dahil olmak üzere, tekelci davranışlarda bulunduğu tespit edilen şirketleri soruşturma ve cezalandırma konusunda etkin bir yaklaşım benimsemiştir. Bu düzenlemeler sıkı bir şekilde uygulanırsa, ülkedeki ekonomik büyüme teşvik edilebilir ve tüm işletmeler için eşit şartlar sağlanmasına yardımcı olunabilir. İhtikâr ve 'bai'-najash' (manipülasyon ve yüksek fiyatlama yoluyla satış) gibi piyasa çarpıklıklarının etkisi düşük gelirli ülkelerle sınırlı değildir. Müreffeh ekonomiler bile bu krizleri yaşayabilir. Ancak bu ekonomilerde ancak bu gibi çarpıklıklar nlar tüketici fiyatlarını hemen etkilemeyebilir. Türkiye, bu piyasa bozulmalarının yaygın olduğu bir ülke örneğidir. Hükümet harcamaları azaltmak için adımlar atsa da, iş adamları fiyatları artırmaya ve temel tüketim ürünlerini stoklayarak halkı savunmasız bırakmaktadır. Bu araştırma, tekeller gibi piyasa bozulmalarının etkisinin düşük gelirli ülkelerle sınırlı olmadığını ve müreffeh ekonomilerde bile yaygın olabileceğini öne sürmektedir. Ayrıca tekellerin risk almayı içeren gerçek girişimcilikle tutarlı olmadığına da dikkat çekmektedir. Araştırmamızda çeşitli kâr biçimlerini nesnel olarak tespit etmek ve ölçmek ve tekellerin ortaya koyduğu risklere ilişkin kamu bilincini artırmak için net kriterlere olan ihtiyacı vurgulamaktadır. Bu çalışma İslam hukuk doktrininde müşterilerin her türlü istismarının yasakladığını tespit etmektedir. Bu çalışma hazırlanırken araştırmacı, İslam hukukçularının İslam hukukunda İhtikâr sistemini nasıl yorumladıklarını ve bunun son yıllarda Türk işletmeleri üzerindeki etkisini araştırmak için betimsel-nitel bir yöntem kullanmıştır.
تهدف هذه الدراسة إلى التعرف على مفهوم الاحتكار في الشريعة الإسلامية وآثاره السلبية على الاستقرار الاقتصادي وأسعار السلع. مع صعود قوة الاحتكار التي أصبحت أحد أعمدة النظام الرأسمالي الحديث ، كانت الحكومات والشركات متعددة الجنسيات تستخدمها لأغراض سياسية وغير سياسية. لقد عطلت ممارسات الاحتكار حياة الناس وأثرت بشكل غير متناسب على الأفراد ذوي الدخل المنخفض ، مما أدى إلى زيادة التفاوتات المجتمعية. باستخدام تركيا كدراسة حالة ، يحلل هذا البحث الأدلة لاستكشاف كيفية استخدام التكتيكات الاحتكارية من قبل الأسواق المتسلسلة مع عدم الأمانة ، مما يؤدي إلى تضخم الأسعار وإلحاق الضرر بالمستهلكين. تبحث الدراسة في موقع الاحتكار في الشريعة الإسلامية وتطالب بفهم واضح لدورها ، بما في ذلك كيف تنظر إليه المدارس الفكرية المختلفة. تستخدم الدراسة منهجية نوعية لتحليل البيانات الأولية والثانوية من منظور تركيا. تظهر النتائج أن الممارسات الاحتكارية قد أثرت سلبًا على الاقتصاد التركي ، لا سيما أثناء وبعد COVID-19 ، مع ارتفاع أسعار السلع الأساسية وانخفاض الاستقرار الاقتصادي. تشمل قيود البحث التركيز على تركيا كدراسة حالة ، مما قد يحد من قابلية تعميم النتائج. تحتاج مضامين هذه الدراسة إلى تنظيم فعال للممارسات الاحتكارية لتعزيز الاستقرار الاقتصادي وتقليل عدم المساواة في المجتمعات المعاصرة. أصالة هذه الدراسة تكمن في دراستها للمنظور الإسلامي للاحتكار وآثاره السلبية على الاستقرار الاقتصادي وأسعار السلع. تساهم الدراسة في الأدبيات المتعلقة بالاحتكار وتقدم رؤى حول كيفية تنظيم هذه الممارسة في المجتمعات المعاصرة.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2023 |
Kabul Tarihi | 19 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 23 Sayı: 2 |