The concept of religious behaviour in terms of sociology of religion is to refer to a special kind of social behaviour. It is either a direct religious behaviour (religious ceremonies, etc.) or is shaped by religious forms and contents. In sociology, there are fundamental differences between the positivist and the interpretative conception of sociology. While the first one produces the macro theories emphasizing structures and systems which determine the actions of individuals, the second one produces theories building up the structures and systems and emphasizing a person as the subject. The dualism of action-structure has important consequences in terms of religious behaviour theories. The structural theories tend to see religion as a result of large scale social changes and emphasize the important of religion to the needs of a society. In the theories emphasizing a person as the subject the target is to understand action of the actor by interpreting. According to these theories, religion is not about a need of being constant of the society, but a need of an individual`s search for meaning; it is neither the linear historical development, nor the social conscience and nor the tendency for balance of system, but it is the product of certain individuals who lived in a particular historical context. These theories are to pay attention to emphasize the reasons concerning religious actions of individuals. It is possible to examine the theories such as why individuals become religious, why they demonstrate certain religious behaviour, and why they need religion under the four titles. These are the theories of deprivation, socializing, rational choice and search for meaning.
Dini davranış kavramı, din sosyolojisi bakımından
sosyal davranışın özel bir türünü ifade etmektedir. Bu sosyal davranış, ya
doğrudan dini bir davranıştır (dini ayinler vb.); ya da dini form ve
muhtevalarla şekillenmiştir. Sosyolojide, pozitivist sosyoloji tasavvuruyla
yorumlayıcı sosyoloji tasavvuru arasında derin farklılıklar vardır. Birincisi,
bireyin eylemini belirleyen yapı ve sistemleri vurgulayan makro teoriler üretirken;
ikincisi, yapı ve sistemleri inşa eden insan faili vurgulayan teorilere vücut
vermektedir. Eylem(faillik)-yapı düalizminin dini davranış teorileri bakımından
önemli sonuçları mevcuttur. Yapısal kuramlar dini, büyük ölçekli toplumsal
değişimlerin bir sonucu olarak görme eğilimindedirler ve dinin toplumun
ihtiyaçları konusunda sahip olduğu önemi vurgulamaktadırlar. İnsani failliği
vurgulayan kuramlarda ise amaç, aktörün eylemini yorumlayarak anlamaktır. Bu
kuramlara göre din, toplumun sürekli olma ihtiyacı ile değil, bireyin anlam arayışı
ihtiyacı ile ilgili olup; çizgisel bir tarihi gelişmenin, toplumsal bir
bilincin veya sistemin dengeye yönelik eğiliminin değil, belli bir tarihi
bağlamda yaşamış muayyen bireylerin ürünüdür. Bu teoriler, bireylerin dini
eyleme ilişkin gerekçelerini vurgulamaya da önem vermektedirler. İnsanların
niçin dindar olduklarını, belirli dini davranışları neden sergilediklerini ve
dine niçin ihtiyaç duyduklarını inceleyen kuramları dört başlıkta incelemek
mümkündür. Bunlar: Yoksunluk, sosyalleşme, rasyonel seçim ve anlam arayışı
kuramlarıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Volume: 3 Issue: 5 |
Dergiabant is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).