Objectives: It was aimed to evaluate the effectiveness of combined use of ultrasonography (US) and plain radiography (PR) in the postoperative follow-up of patients undergoing retrograde intrarenal surgery (RIRS). Materials and methods: The charts of 207 patients who underwent RIRS for renal stones in a 3-years-period were retrospectively reviewed. Fifty-eight patients were included to study who were evaluated with combination of urinary US, PR and computed tomography (CT) at 1 month after surgery. Results: Of 58 procedures with perioperative complete stone fragmentation, 49 were completely stone-free (84.4%), while fragments (≥ 3 mm) were observed in 9 patients and hydronephrosis was detected in 5 patients (8.6%) on the CT. Of the 9 residual stones and 5 hydronephrosis, the radiologists truly diagnosed 6 stones (66.6%) and 5 hydronephrosis (100%) by using the combination of US and PR. The sensitivity, specificity, positive and negative predictive values of US and PR for detecting presence of residual stone and hydronephrosis were 66.6% and 100%, 98% and 98%, 85.7% and 83.3%, 94.2% and 100%, respectively. Conclusion: A combination of urinary US and plain film has clear advantages about lack of radiation exposure over CT scan and it is a highly specific and sensitive test for detecting hydronephrosis. However this procedure has limited accuracy for detecting small residual stones, so we believe that CT scan is only necessary when patient has persistent pain or sonographic evidence of hydronephrosis is present.
Amaç: Retrograd intrarenal cerrahi (RİRC) sonrası ultrasonografi (US) ile birlikte direkt üriner sistem grafisinin (DÜSG) kombine kullanımının etkinliğini değerlendirmek amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Son 3 yıl boyunca böbrek taşlarına yönelik RİRC operasyonu uygulanan 207 hastanın verileri retrospektif olarak taranmıştır. Bu hastalardan ameliyat sonrası 1.ay kontrolünde hem US ve DÜSG, hem de bilgisayarlı tomografi (BT) ile değerlendirilen 58 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Bulgular: Perioperatif komplet fragmantasyon sağlanmış olan 58 hastadan 49'da (%84.4) postoperatif 1. ayda yapılan kontrol BT'de tam taşsızlık sağlandığı görülmüştür. Geri kalan 9 hastada rezidü taş fragmanları (≥ 3 mm) saptanırken bunların 5'de (%8.6) hidronefroz varlığı da tespit edilmiştir. Ultrasonografi ve DÜSG birlikte kullanımı ile rezidü taşların 6'ı (%66.6), hidronefroz varlığının ise tümü doğru olarak tespit edilmiştir. Bu kombine kullanımın taş ve hidronefrozu saptamadaki duyarlılık değerleri %66.6 ve %100, özgüllük değerleri %98 ve %98, pozitif öngörü değerleri %85.7 ve %83.3, negatif öngörü değerleri ise %94.2 ve %100 olarak tespit edildi. Sonuç: Retrograd intrarenal cerrahi sonrası takipte ultrasonografi ve direk grafinin kombine kullanımı, her ne kadar küçük taşları gözden kaçırabilse de hidronefrozu tespit etmedeki yüksek başarısı ve hastaları BT' nin iyonize radyasyon gibi zararlı etkilerinden koruması nedeniyle ilk tercih edilmesi gereken yöntem olmalıdır. BT tetkiki ise sonografik olarak hidronefroz tespit edilen ya da persistan semptomları olan hastalar için saklanmalıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 1, 2012 |
Submission Date | March 2, 2015 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 39 Issue: 3 |