Objectives: This study designed to evaluate the results of treatment, closed reduction and percutaneous wires, of the distal radius fractures in children. Materials and methods: A retrospective analysis was carried out in children aged between 5-15 years who presented with a displaced fracture of the distal radius to our hospital. They were initially treated with closed reduction and cast immobilization. If the fractures redisplaced treated by percutaneous Kirschner (K-) wire with scope under a general anaesthesia. Results: Totally 104 patients, who have distal radius fractures were treated by closed reduction and immobilization in a plaster cast. 13 patient who have distal radius fractures were treated by closed reduction under general anaesthesia and fixed by percutaneous Kirschner (K-) wire. Patients with impaired the alignment of the fracture in late period were usually completely displaced fractures. (n=5, 4,3%), in early period, completely displaced fractures (n=5, 4,3%) are superior to partial displaced fractures (n=2, 1,7%). Conclusion: In our study, when children with distal radius fracture first come, they were treated by closed reduction and immobilization in a plaster cast. We thought that in redisplaced fractures patients were suitable for the closed reduction with percutaneous wire treatment.
Amaç: Çalışmamızın amacı radius alt uç kırığı ile gelen, konservatif ve perkütan pinlemeyle tedavi edilen çocuk hastaların retrospektif değerlendirilmesiydi. Gereç ve yöntem: Radius alt uç kırığı tedavisi uygulanan 5-15 yaş arası 117 hasta değerlendirilmeye alındı. Tüm hastalara ilk olarak kapalı redüksiyon ve alçılama uygulandı. Redüksiyonun sağlanamadığı veya kontrollerde redüksiyonu bozulduğu görülen hastalara anestezi altında skopi kontrollü kapalı redüksiyon perkütan Kirschner(K) teli ile fiksasyon yapıldı. Bulgular: Toplam 117 hastanın 104 tanesi kapalı redüksiyon ve alçılama ile tedavi edildi. 13(6 geç-7 erken) hastaya redüksiyonun yetersiz olması veya korunamaması nedeni ile anestezi altında skopi kontrollü kapalı redüksiyon ve K-teli ile fiksasyon yapıldı. Geç dönemde redüksiyonu bozulan hastaların büyük oranda tam yer değiştirmiş kırıklar olduğu gözlendi. Erken dönemde de tam yer değiştirmiş kırıklar (5 hasta) kısmi yer değiştirmiş kırıklardan (2 hasta) fazlaydı. Sonuç: Çalışmamızda distal radius kırıklı çocuk ilk geldiği zaman kapalı redüksiyon ve alçıyla immobilizasyon yapıldı. Sonuç olarak iyileşme ve remodelizasyonun yüksek olduğu çocuk radius alt uç kırıklarında deplasman miktarına bakılmaksızın kapalı redüksiyon denenmesi yeterli redüksiyon sağlanamadığı veya kontrollerde redüksiyon bozulduğu durumlarda cerrahi yapılması uygun olacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2012 |
Submission Date | March 2, 2015 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 39 Issue: 2 |