Ethical problems, which can be taken back to the debate of “absoluteness” between Socrates
and Sophists, have reached today as one of the main subjects of discussion of philosophy.
The main reason for this situation is the reinterpretation of ethical problems with
a new perspective in every period. This study will focus on the questions of which method
Stevenson used to reinterpret ethical problems and what kind of framework he explained
by including persuasive concepts. Therefore, Stevenson’s emotionalism has been discussed
only within the framework of the effect of persuasive concepts in the resolution of
ethical problems. As a matter of fact, this process, which is divided into two as rational
and non-rational, deals with the extent to which conflicts in belief and attitude are effective
in solving ethical problems and how emotional and conceptual meaning makes any
concept effective. This situation also reveals the difference of emotionalism in metaethics
from both subjectivism and normative ethics. In that case, it can be said that Stevenson’s
emotionalism, which represents ethical progress, focused primarily on moral thought and
included interests, tendencies, and attitudes in the process.
Emotive Theory Moral Persuasion Charles Leslie Stevenson Moral Disagreement Ethical Language
Sokrates ile Sofistler arasındaki “mutlaklık” tartışmasına kadar geriye götürülebilen etik
problemler, felsefenin temel tartışma konularından biri olarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Bu durumun temel nedeni, etik problemlerin her dönemde yeni bir bakış açısıyla yeniden
yorumlanması ve bu alana dair sorunların hala çözülememiş olmasıdır. Bu çalışmada
Stevenson’un etik problemlere yeni yorumlama sürecinde hangi yöntemi uyguladığı ve
ikna edici kavramları nasıl bir çerçeve içerisine dâhil ederek açıkladığı üzerinde durulacaktır.
Bu yüzden Stevenson’un duygusalcılığı sadece etik problemlerin çözümlenmesinde
ikna edici kavramların etkisi çerçevesinde ele alınmıştır. Nitekim rasyonel ve rasyonel olmayan
şeklinde ikiye ayrılan bu anlayış, etik problemlerin çözümünde inanç ve tutumdaki
anlaşmazlıkların ne düzeyde etkili olduğunu, duygusal ve kavramsal anlamın herhangi
bir kavramı nasıl etkili hale getirdiğini ele almaktadır. Bu durum, Stevenson’un duygusalcılığının
hem sübjektivizm hem de normatif etikten farkını da ortaya koymaktadır. O
halde etik bir ilerlemeyi temsil eden Stevenson’un duygusalcılığının öncelikle ahlaki düşünceye
yoğunlaşarak işe koyulduğu ve ilgi, eğilim ve tutumları sürece dâhil ederek bir
etik anlayış inşa etmeye çalıştığı söylenebilir.
Duygusalcılık Ahlaki İkna Charles Leslie Stevenson Felsefe Tarihi Ahlaki Anlaşmazlık Etik Dil
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 15, 2021 |
Submission Date | January 3, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 73 |
Philosophy World is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.