Gerçekçi film kuramının
iki önemli ismi olan Bazin ve Kracauer, kaydedilen görüntünün çıplak gücüne
inanır. Sinemanın gerçekle olan doğrudan ilişkisi ekseninde diğer sanatları
aştığını belirten bu iki düşünüre göre sinema, gerçek hayata en fazla yaklaşan
sanattır. Gerçeklik anlayışı Kracauer’den daha farklı olan Bazin’e göre pek çok
gerçeklik vardır ve sinemanın ham maddesi gerçeğin bizatihi kendisi değil,
gerçekliğin bıraktığı izlerdir. Gerçekçi film düşüncesine göre gerçekliğin
bıraktığı izlere ulaşmada zamanın ve uzamın doğal akışı kesintiye
uğratılmamalıdır. Bu çerçevede montajın izleyiciyi manipüle eden yapay
müdahalesi yerine izleyiciyi daha özgür bırakan doğal kurgu, zamanı ve mekânı
parçalamaksızın gösteren plan sekans tercih edilmelidir. Gerçekçi sinema
dilinde izleyiciyi çoğunlukla düşünsel bir katılıma davet eden, bakışlarını
yönlendirmeyen ve zamanı, mekânı parçalamadan anlatıda bütünlük sağlayan plan
sekans yani uzun çekim kullanımı oldukça önem taşır. Gerçekçi film kuramı ve
plan sekans kullanımı arasındaki bu derin ilişkiden hareketle bu çalışmada Bela
Tarr sinemasına ve yönetmenin plan sekans kullanımına odaklanıldı. Bela Tarr’ın
sinema dilinin gerçekçi sinema diline yakın olduğu varsayıldı. Kapsam ve
sınırlılık ekseninde plan sekans kullanımına yönelik önemli veriler sunacağı
varsayılan Torino Atı (The Turin Horse, 2011) filmi çalışmanın araştırma
nesnesi olarak belirlendi. Kare kare film analizi yöntemi ile plan sekansların
kullanımı ve inşa edilmeye çalışılan anlam çözümlendi.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Issue |
Authors | |
Publication Date | January 20, 2021 |
Submission Date | May 2, 2019 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 31 Issue: 1 |