Abstract
Sendikalar 18.yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de Sanayi Devrimi’nin yol açtığı olumsuz koşullar nedeniyle ortaya çıkmıştır. Türkiye’de sendikaları doğuran koşullar ve sendikaların yapısı diğer Batı Avrupa ülkelerinden farklılık göstermektedir. Genellikle sendikalar, işçi sınıfının hak ve çıkarlarını koruyabilmek için ekonomik, sosyal ve siyasal fonksiyonlarını araç olarak kullanmıştır. Sendikalar, siyasal fonksiyonlarını daha çok hükümet politikalarını etkilemek amacıyla kullanırlar. Böylece siyasi parti ve sendikalar arasında karşılıklı çıkarlara dayanan bir ilişki doğmuştur. Siyasal partilerle kurulan ilişkilerin boyutu, sendikaların örgütlenme felsefelerine göre değişebilmektedir. Dünyadaki uygulamalara bakıldığında, sendika-siyasi parti ilişkilerinde günümüze kadar üç model ortaya çıkmıştır. Bu modeller; “bağımsız model”, “bağımlı model” ve “ara bağımlı model” olarak sınıflandırılmaktadır. Bağımsız modelde, sendikalarla siyasi partiler arasında doğrudan ve organik bir ilişki mevcut değildir. Bu model içinde yer alan sendikalar, örgütsel çıkarları doğrultusunda mevcut partilerin programlarına bakarak, onlarla kalıcı olmamak şartı ile her zaman ilişki kurabilirler. Bağımlı modelde, sendikalar siyasi partiler karşısında bağımsızlıklarını koruyamamakta ve bir siyasi partinin güdümü altına girerek, rejimin gerektirdiği şekilde hareket etmektedirler. Ara bağımlı modelde ise, kendilerine yakın hissettikleri partilerle organik ilişki kurabildiği gibi, ilişkilerini organik olmadan da sürdürebilirler. Her iki grupta yer alan sendikaların ortak noktaları, siyasi partiler karşısında tamamen bağımlı konuma düşmemektir. Çalışmanın son kısmında ise bu modeller çerçevesinde çeşitli ülkelerin sendika-siyaset ilişkisi incelenmekte ve Türkiye açısından değerlendirilmektedir.