The opinion that consumption of oils and fats negatively affects human health is common worldwide. This opinion has been formed as a result of the continual advice given by nutritionists, health organizations, media, and consumer advocacy groups towards the need for reduction of amount of oils and fats in the diet due to the close relation between oil and fat consumption and various chronic diseases. This negative campaign carried out on oil and fat consumption has been considered as a mistake by a number of researchers. These researchers emphasize that oils and fats taken in moderate amounts with the diet have many beneficial effects on health. While, in the past, the quality of oils and fats was determined by sensory characteristics such as taste, odor, and color, it is now correlated with the presence of bioactive compounds such as polyunsaturated fatty acids, medium-chain triglycerides, tocopherols and tocotrienols, phytosterols, phenolic compounds, phospholipids, and squalene. Traditional chemical refining process may reduce the nutritive value of edible oils and fats. However, by the use of some newly developed refining techniques or by modifications on some parameters of traditional methods, these compounds are ensured to retain more in oils and fats.
Yağ tüketiminin sağlığı olumsuz yönde etkilediği görüşü bütün dünyada yaygındır. Bu görüş; beslenme uzmanları, sağlık kuruluşları, basın-yayın organları ve tüketici örgütlerinin, yağ tüketimi ile çeşitli kronik hastalıklar arasında kurulan yakın ilişki nedeniyle diyetteki yağ miktarının azaltılması gerektiği yönünde yaptıkları sürekli uyarılar sonucu oluşmuştur. Birtakım araştırmacılar yağ tüketimi üzerinde yürütülen bu olumsuz kampanyayı bir yanılgı olarak değerlendirmektedir. Bu araştırmacılar, diyetle dengeli miktarlarda alınan yağın sağlık üzerinde birçok yararlı etkilere sahip olduğunu vurgulamaktadırlar. Yağların kalitesi geçmişte tat, koku ve renk gibi duyusal karakteristikler ile belirlenirken, günümüzde çoklu doymamış yağ asitleri, orta zincir uzunluğuna sahip trigliseritler, tokoferoller ve tokotrienoller, bitkisel steroller, fenolik bileşikler, fosfolipidler ve squalen gibi biyoaktif bileşiklerin varlığı ile ilişkilendirilmektedir. Geleneksel rafinasyon işlemi yemeklik yağların besin değerini düşürebilmektedir. Ancak yeni geliştirilen bazı rafinasyon teknikleriyle yada geleneksel yöntemlerin bazı parametreleri üzerinde yapılan modifikasyonlarla, bu bileşiklerin yağlarda daha fazla alıkonması sağlanmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | February 1, 2005 |
Published in Issue | Year 2005 Volume: 30 Issue: 1 |