Afshin (Haydar b. Kāwūs), one of the most important figures in the ‘Abbasid Caliphate, is a victorious commander who made his name in history with his military activities. Although there are differing views regarding Afshin’s lineage, the more intriguing aspect of his life is his cause of death. His arrest, trial, and death after nearly a year in prison on the orders of the Abbasid Caliph Mu’tasim, whom he had served successfully for a long time, have always raised some doubts.
Afshin, who spent his youth in Oshrūsana, came to Baghdad after falling out with his father and, after joining the ‘Abbasids, took part in important activities on behalf of the caliphate, increasing his authority at the center day by day. While Khorāsān seemed to be the most suitable place for Afshin, who wanted to expand the power he had gained in the caliphate center, the fact that the governors acted like semi-independent leaders stimulated the Turkish commander’s desires in this regard. During this period, the Turkish commander found the bureaucratic system established in the ‘Abbasid caliphate the biggest obstacle against himself. Abd Allāh b. Tāhir, the governor of Khorasan, who was one of the most important parts of this system and interfered with Afshin’s plans, played a leading role in getting him arrested.
Afshin, who was arrested for allegedly preparing to assassinate the caliph, started being put on trial by the assembly of the court board, all of whom were in favor of Abd Allāh b. Tāhir. He appeared before the court on the charges that he had two Sogdians whipped, that he had a book containing blasphemous expressions, that he ate unclean meat, that he allowed the people of Oshrūsana to address him with non-Islamic epithets, that he incited Māzyār b. Kārīn to revolt and that he was uncircumcised, and he defended himself against all of them.
Almost all of the questions put to Afshin in court are in religious context. The fact that a person arrested on political charges was tried for apostasy and not on the grounds for his arrest indicates that the court board intended to punish Afshin in any case. Afshin was not arrested on any charge of apostasy and was not tried for the offenses for which he was arrested. On the other hand, the ‘Abbasid bureaucracy’s efforts to prevent the rise of Turkish commanders, embodied in this obviously deliberate attitude of the court, were unsuccessful. The power gap that emerged after Afshin was again filled by Turkish commanders, and especially after caliph Mu’tasim, the Turks completely took control of the administration.
Of course, what happened in this process is not just the history of an ordinary man who migrated from Oshrūsana to Baghdad and lost his life there. Afshin’s life is a medieval story. His life symbolizes the Turkish presence in Iraq that will last for centuries. With the victories he achieved during his tenure in the Islamic Caliphate, Afshin set an example for many Turks who served under the ‘Abbasids after him. For this very reason, all the records of both his initial political activities and his experiences during the trial provide the historian with very useful information for understanding the later period.
In this study, we will quote the story of a victorious commander who served under the Caliphate standard through the judicial process by seeking answers to questions such as Afshin’s activities in the ‘Abbasid Caliphate, why he was arrested, and how he responded to the accusations against him.
Abbâsî Hilafetinde görev alan önemli isimlerden Afşin (Haydar b. Kâvûs), katıldığı askerî faaliyetlerle adını tarihe yazdırmayı başarmış muzaffer bir komutandır. Afşin’in nesebi hakkında çeşitli görüşler olmakla birlikte, onun hakkında asıl merak edilen husus neden öldüğüdür. Zira uzun süre başarıyla hizmet ettiği Abbâsî Halifesi Mu’tasım tarafından tutuklanması, yargılanması ve yaklaşık bir sene hapiste kaldıktan sonra vefat etmesi birtakım şüpheleri daima beraberinde getirmiştir.
Gençliğini Üsrüşene’de geçiren, babasıyla anlaşmazlık yaşadıktan sonra Bağdat’a gelen, Abbâsîlere iştirakinden sonra hilafet adına önemli faaliyetlere katılan Afşin, merkezdeki otoritesini günden güne arttırmıştır. Hilafet merkezinde elde ettiği gücü genişletmek arzusunda olan Afşin için en uygun yer Horasan gibi görünürken valilerin yarı bağımsız liderler gibi hareket etmeleri Türk komutanın bu husustaki arzularını kamçılamıştır. Ancak bu süre zarfında Afşin’in karşısına çıkan en büyük engel, kendisi henüz Irak’a gelmeden Abbâsî Hilâfetinde yerleşmiş olan bürokratik sistem olmuştur. Bu sistemin en önemli parçalarından olan ve Afşin’in planlarını akamete uğratan Horasan Valisi Abdullah b. Tahir, onun tutuklanmasında öncü rol oynamıştır.
Halifeye suikast iddiasıyla tutuklanan Afşin, tamamı Abdullah b. Tahir’in yanlısı olan mahkeme heyetinin bir araya gelmesiyle yargılanmaya başlamıştır. İki Soğdlu adamın kırbaçlaması, küfür ifadeleri ihtiva eden bir kitabı olması, murdar et yediği, Üsruşene halkının kendisine gayri İslamî şekilde hitap etmesine izin vermesi, Mâzyâr b. Kârîn’i isyana teşvik etmesi ve sünnetsiz olduğu iddialarından mahkeme karşısına çıkmış, iddiaların hepsine tek tek yanıt vermiştir.
Afşin’e mahkemede yöneltilen soruların hemen tamamı dinî yargılar içermektedir. Siyasî suçlamayla tutuklanan bir adamın mürtedlikle itham edilmesi, mahkemedeki heyetin niyetini açıkça göstermektedir. Afşin herhangi şekilde dinden dönme suçlamasıyla tutuklanmamış, tutuklandığı suçlardan ise yargılanmamıştır. Şüphe yok ki buradaki tutarsız tavır, Abbâsî bürokrasisinin yüzleşmek istemediği Türk komutanların yükselişine engel olmamıştır. Afşin sonrası ortaya çıkan güç boşluğu yine Türk komutanlar tarafından doldurulmuş, özellikle Halife Mu’tasım sonrası Türkler idarede kontrolü bütünüyle ele almışlardır.
Elbette bu süreçte yaşananlar yalnızca Üsrüşene’den Bağdat’a göç eden ve orada hayatını kaybeden sıradan bir adamın tarihi değildir. Afşin’in yaşamı, bir orta çağ öyküsüdür. Onun yaşamı asırlar boyunca devam edecek olan Irak’ta Türk mevcudiyetinin simgesidir. Zira Afşin, İslâm hilafetinde görev yaptığı süre zarfında elde ettiği zaferlerle kendisinden sonra Abbâsîlerde görev yapan çok sayıda Türk soylu kimseye örnek teşkil etmiştir. İşte tam da bundan dolayı gerek ilk siyasî faaliyetleri gerekse mahkeme sürecinde yaşadıklarına dair tüm kayıtlar tarihçi açısından sonraki dönemi anlamak açısından oldukça faydalı bilgiler sunmaktadır.
Biz bu çalışmada, Afşin’in Abbâsî Hilafetindeki faaliyetleri, neden tutuklandığı ve kendisine yöneltilen suçlamalara nasıl cevap verdiği gibi sorulara yanıt arayarak Hilafet sancağı altında görev yapmış muzaffer bir komutanın hikâyesini mahkeme süreci üzerinden aktaracağız.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | General Turkish History (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 24, 2024 |
Submission Date | August 24, 2024 |
Acceptance Date | November 3, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: PROF. DR. EŞREF BUHARALI ÖZEL SAYISI |