The aim of this study is to draw a framework of the daily life of Turkestan khans within the framework of family life, dress, table and entertainment. Within the scope of the study, the notes of some travelers and officials who visited Turkestan and spent time with the khans were examined, compared, and points of agreement and disagreement were identified. In addition to the main sources, various copyrighted works were also utilized. The information obtained in the literature review was compared with the main sources used in the study. In this context, the daily lives of the inns were analyzed. While analyzing all these sources, document analysis and qualitative research method were used with a holistic perspective. As a result of the analysis, it was seen that the inns lived just like the people in many areas, their clothing was hardly different from the people, they adopted frugality at the table and simplicity in their understanding of entertainment. It was determined that the lives of the khans were far from the richness and eastern pomp befitting their position.
Although the khans of Turkestan were often characterized by their political character, their lives were not limited to administrative activities and wars. Apart from their political obligations, khans lived their daily lives just like other people. It is clear that geographical and social conditions, climatic factors, socio-cultural structure of the region and society, historical background and regional differences could create some changes in the daily lives of khans. However, this does not mean that the khans of Turkestan led completely different lives. The lives of khans are generally shaped around certain routines and activities. A khan's day was divided first and foremost according to religious dictates, and his religious, political and personal time was shaped by prayers. Like everyone else in the khanate, khans would start the day with collective morning prayers. Then the mullahs would invite the khan to tea meetings to discuss religious matters. The khan would fall asleep while listening to this deep discussion. The next few hours after this so-called morning sleep were devoted to affairs of state. Then a real breakfast would be served and the khan would have the rest of the afternoon to himself. Noon time began with the noon prayer. After the prayer, the political affairs of the khan would continue until Asr. The khan usually spent the time from afternoon prayer until evening prayer on horseback. Before sunset, he would return to the palace and attend the evening prayers in the mosque. A few hours after the evening meal were devoted to the khan's entertainment. The day ended a few hours after sunset, when the khan went to the harem.
The harem was where khans spent their private lives. The khan's family also spent their daily lives in the palace or harem, which was directly under the khan himself. The khan's family was subordinate to his person, and khans had infinite control over their wives. The harem in Turkestan was quite different from that of the Persian or Ottoman court. The khans practiced simplicity and frugality, and their clothes and some palace belongings were sewn in the harem. Both the khan's adoption of simplicity and the influence of the steppe life and harsh climatic conditions on clothing prevented the emergence of a difference between the clothing of the people and that of the khan that was befitting the khan's position. This was also true for the khan's table. The khan's table, just like the table of his people, was very simple; there were no more than two or three kinds of food. At this point, the only thing that distinguished the khan from the commoners was that he was very careful about eating and drinking, as poisoning was common. Meals were as much a part of entertainment as hunting, games, music and poetry. Feasts were held on holidays, feasts, the khan's return from a campaign and some special occasions. After dinner, musicians would perform their art. However, the entertainment in the palaces of Persia or Istanbul was not usually found in the khans palaces.
Bu çalışmanın amacı, aile yaşantısı, giyimi, sofrası ve eğlence anlayışı çerçevesinde Türkistan hanlarının günlük yaşantısının bir çerçevesini çizmektir. Çalışma kapsamında Türkistan bölgesine giderek hanları bizzat gören ve onlarla vakit geçiren bazı seyyah ve resmî görevlilerin notları incelenmiş, karşılaştırılmış, uzlaşılan ve ayrışılan noktalar tespit edilmiştir. Ana kaynakların yanı sıra çeşitli telif eserlerden de yararlanılmıştır. Literatür taramasında elde edilen bilgiler, çalışmada kullanılan ana kaynaklarla karşılaştırılmıştır. Bu bağlamda hanların günlük yaşamları analiz edilmiştir. Tüm bu kaynaklar analiz edilirken bütüncül bir bakış açısıyla doküman analizi ve nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Yapılan inceleme sonucunda hanların birçok alanda tıpkı halkı gibi yaşadığı, giyiminin halktan zorlukla ayrıldığı, sofrasında tutumluluk, eğlence anlayışında sadeliği benimsediği görülmüştür. Hanların hayatlarının konumlarına yakışır bir zenginlikten ve doğu şatafatından uzak olduğu tespit edilmiştir.
Türkistan hanları genellikle siyasi karakterleriyle ön plana çıksalar da yaşamları yönetim faaliyetleri ve savaşlarla sınırlı değildi. Siyasi yükümlülükleri dışında hanlar da tıpkı diğer insanlar gibi günlük hayatlarını sürdürüyorlardı. Coğrafi ve toplumsal şartlar, iklimsel faktörler, bölge ve toplumun sosyo-kültürel yapısı, tarihî birikimler ve yöresel farklılıkların hanların günlük yaşamlarında bazı değişiklikler yaratabileceği açıktır. Ancak bu durum Türkistan hanlarının tamamen farklı yaşantılar sürdüğü anlamına gelmemektedir. Hanların yaşamları genel olarak belirli rutinler ve etkinlikler etrafında şekillenmektedir. Hanın bir günü her şeyden önce dini emirlere göre bölünmüştür ve dini, siyasi ve kişisel zamanı namazlar çerçevesinde şekillenmiştir. Hanlıktaki diğer herkes gibi hanlar da toplu sabah namazıyla güne başlardı. Ardından mollalar, dini meseleleri tartışmak üzere hanı çay toplantılarına davet ederlerdi. Han, bu derin tartışmayı dinlerken uykuya dalardı. Sabah uykusu olarak adlandırılan bu uykudan sonraki birkaç saat devlet işlerine ayrılırdı. Ardından gerçek bir kahvaltı servis edilirdi ve han öğleye kadarki süreci kendisine ayırırdı. Öğle vakti, öğle namazı ile başlardı. Namazdan sonra hanın siyasi işleri ikindi namazına kadar devam ederdi. Han, ikindi namazından akşam namazına kadar geçen zamanı genellikle at üzerinde geçirirdi. Gün batmadan önce saraya geri döner, camide kılınan toplu akşam namazına katılırdı. Akşam yemeğinden sonraki birkaç saat hanın eğlencesine ayrılırdı. Gün, gün batımından birkaç saat sonra hanın hareme gitmesiyle sona ererdi.
Harem, hanların özel yaşamlarını geçirdikleri yerdi. Hanın ailesi de günlük yaşamını doğrudan hanın şahsına bağlı olan saray ya da haremde geçirirdi. Hanın ailesi onun şahsına bağlıydı ve hanlar eşleri üzerinde sonsuz bir kontrol gücüne sahipti. Türkistan’da harem İran veya Osmanlı sarayındakilerden oldukça farklıydı. Hanlar sadelik ve tutumluluğu ilke edinmişlerdi, kıyafetleri ve bazı saray eşyaları haremde dikilirdi. Hem hanın sadeliği benimsemesi hem de bozkır yaşamının ve sert iklim koşullarının giyimi etkilemesi halkın ve hanın giyimi arasında hanın konumuna yakışır bir farklılığın ortaya çıkmasını engellemişti. Bu durum hanın sofrası için de geçerliydi. Hanın sofrası da tıpkı halkının sofrası gibi oldukça sadeydi; iki üç çeşit yemekten fazlası bulunmazdı. Bu noktada, hanı halktan ayıran tek husus, zehirlenme olayları yaygın olduğu için yeme içme konusunda çok dikkatli olmasıydı. Yemekler, tıpkı av, oyunlar, musiki ve şiir gibi eğlencenin bir parçasıydı. Bayramlar, şölenler, hanın seferden dönüşü ve bazı özel günlerde ziyafet verilirdi. Akşam yemeğinden sonra müzisyenler sanatlarını icra ederlerdi. Fakat İran ya da İstanbul saraylarındaki eğlenceye hanlarının saraylarında genellikle rastlanmazdı.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | History of Central Asia, Turkish Savannah Culture, Turkish Society and Community, Turkish Cultural History |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 24, 2024 |
Submission Date | August 29, 2024 |
Acceptance Date | October 30, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: PROF. DR. EŞREF BUHARALI ÖZEL SAYISI |