History is filled with the economic, cultural and ideological wars of the societies. While these wars are based
on apparent cause, military power, and economic embargo, they have often been attacked by their belonging
and their values are disreputable. Islamophobia and anti-Islamism are also one of these areas. After the end of
the Cold War, the West, seeking to dominate the world, has successfully emerged from the struggle with the
danger of communism and has searched for a new horror. At this point, the Islamic enemy lies at the base of
the Islamic fear that it engages in, and it is an indisputable fact because of the labelling of Muslims as terrorists.
Especially after the events of September 11, the West has legitimized its occupation with this fear and has
reduced it to the concept of "civilization" and the barbarism it has made to the concept of "civilization conflict".
The different faces of this Islamic hostility, which in time overflowed the Blood of the Middle East, influenced
Turkey, whose Muslim population today is almost entirely Muslim, in various areas. Especially the creation of
secularism, the controversy over the years, the issue of the head cover over the years, the enmity of the 28
February process and secular-religious distinction drove our country to chaos at different times.
Dünya tarihi, toplumların birbirleriyle olan
ekonomik, kültürel ve ideolojik savaşlarıyla doludur. Bu savaşlar görünen sebeplerden
askerî güç ve ekonomik ambargolara dayalı olsa da, çoğu zaman aidiyetlere
saldırma ve değerleri itibarsız kılma şeklinde meydana gelmiştir. Din unsurunun
bir toplumu anlama ve yorumlamada ki önemi düşünüldüğünde, İslamiyet’e mensup
toplumları da İslami inanç ve tutumların gerektirdikleriyle değerlendirmek
yerinde bir davranış olacaktır. Ancak, ulusların değişen menfaatleri ve kendi
kimliklerini ortaya koyarken ihtiyaç duyulan “öteki” kavramı, bu
değerlendirmeleri çoğu zaman tarafsız kılmamaktadır. İslamofobi ve anti-islamisizm
ise, bu bahsi geçen çatışma alanlarının doğurduğu sonuçlardandır.
Soğuk Savaş bittikten sonra dünyaya hâkim
olmak isteyen Batı, komünizm tehlikesiyle olan mücadelesinden başarıyla çıkmış,
yeni bir korku arayışına girmiştir. Bu noktada devreye soktuğu İslam korkusunun
temelinde İslam düşmanlığının yattığı, Müslümanları terörist olarak yaftalaması
sebebiyle yadsınamaz bir gerçektir. Özellikle 11 Eylül hadisesinden sonra
işgallerini bu korkuyla meşru gösteren Batı, bunu "medeniyet" olarak
tanımlamış, yaptığı barbarlıkları "medeniyet çatışması" kavramına
indirgemiştir. Zamanla Orta Doğu'yu kana bulayan bu İslam düşmanlığının farklı yüzleri,
bugün nüfusunun nerdeyse tamamı Müslüman olan Türkiye'yi de çeşitli alanlarda
etkilemiştir. Özellikle laiklik olgusunun çok tartışma oluşturması, yıllarca
süren başörtüsü problemi, 28 Şubat süreci ve seküler-dindar ayrımının getirdiği
düşmanlık ülkemizi farklı zamanlarda kaosa sürüklemiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 12, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 7 Issue: 13 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.