Yerel yönetimler, halka en yakın yönetim birimleri olarak görülmektedir. Bu yakınlık yerel yönetimlerin, halkın taleplerini ve ihtiyaçlarını en yakından tespit edebilecek bir yapıya sahip olmasını gerektirmektedir. Öte yandan halkın da yerel politikaların oluşmasına ilişkin tüm süreçlere katılıp etki edebilmesi gereği de ortaya çıkmaktadır. Çağdaş yerel yönetimler açısından demokratik süreçleri, teamülleri ve araçları uygulamada başlangıç sayılabilecek bu yaklaşıma ilaveten özerklik tartışmaları da artan şekilde ön plana çıkmaktadır. Yerel demokrasinin gelişmesine katkı sağlayacak bir kalite göstergesi olarak ele alınabilecek olan yerel özerklik, idari ve mali özerklikten oluşmaktadır. Türkiye’de ise kamuoyunda sıkça algılandığı gibi siyasi özerklik yaklaşımı idari ve mali özerkliğin doğru biçimde algılanmasının önüne geçmektedir. Keza bu çalışmanın ana eksenini oluşturan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın başlangıç kısmında Şart’ta yer alan özerklik kavramının ülkelerin bütünlüğüne zarar verecek biçimde anlaşılmaması gerektiği ibaresi de yer almaktadır. Bu çalışma kapsamında idari ve mali özerklik, yerel demokrasinin bir kalite göstergesi olarak düşünülmektedir. Bu düşünceden hareketle Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın idari ve mali özerklik açısından ortaya koyduğu ölçütler, temel değerlendirme parametreleri olarak ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 10 Sayı: 2 |