Neoliberal urban policies often tout decentralization, yet in Türkiye, they have paradoxically facilitated a renewed and intensified centralization of spatial planning under the Ministry of Environment, Urbanization, and Climate Change (MEUCC). While Türkiye has a long-standing tradition of centralized planning, post-2011 reforms—particularly the establishment of the MEUCC—have significantly concentrated planning authority in the central government. Through a qualitative analysis of legal and institutional frameworks, judicial rulings, and the Bağcılar Square Urban Transformation Project, this study reveals how ‘risk area’ designations are used to bypass participatory mechanisms and expedite the commodification of urban space. Extending Brenner’s state-rescaling framework, the article argues that Türkiye exemplifies a distinctive form of authoritarian neoliberal urbanization, in which regulatory instruments support capital accumulation while weakening democratic oversight. The findings underscore a global tension: while neoliberalism rhetorically promotes decentralization, neoliberal urbanization often relies on centralized state power to implement market-oriented urban transformation projects. The study concludes by interrogating the legitimacy of governance models that prioritize capital interests over equitable and inclusive urban development.
Neoliberal urbanization centralization rescaling spatial planning urban governance Bağcılar Square
Neoliberal kentsel politikalar genellikle adem-i merkeziyetçiliği öne çıkarırken, Türkiye'de paradoksal bir şekilde mekânsal planlama yetkilerinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞİDB) çatısı altında yeniden ve yoğun biçimde merkezileşmesine yol açmıştır. Türkiye, merkeziyetçi planlama geleneğine uzun süredir sahip olmakla birlikte, 2011 sonrası reformlar—özellikle ÇŞİDB’nin kurulması—planlama yetkisinin merkezi hükümette yoğunlaşmasıyla sonuçlanmıştır. Bu çalışma, yasal ve kurumsal çerçevelerin, yargı kararlarının ve Bağcılar Meydanı Kentsel Dönüşüm Projesi'nin nitel analizi yoluyla, 'riskli alan' ilanlarının katılımcı mekanizmaları bertaraf etmek ve kentsel mekânın metalaşmasını hızlandırmak amacıyla nasıl kullanıldığını ortaya koymaktadır. Brenner'in devletin yeniden ölçeklendirilmesi çerçevesini yeniden yorumlayan bu makale, Türkiye'nin, sermaye birikimini destekleyen ancak demokratik denetimi zayıflatan düzenleyici araçlarla işleyen otoriter neoliberal kentleşmenin özgün bir biçimini örneklediğini savunmaktadır. Bulgular küresel bir gerilimin altını çizmektedir: Neoliberalizm söylem düzeyinde yerelleşmeyi teşvik etse de, neoliberal kentleşme çoğu zaman piyasa odaklı kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirmek için merkezi devlet gücüne dayanmaktadır. Çalışma, sermaye çıkarlarını önceleyen yönetişim modellerinin, adil ve kapsayıcı kentleşme hedefleri karşısındaki meşruiyetini sorgulayarak sonlanmaktadır.
| Primary Language | English |
|---|---|
| Subjects | Urbanization Policies, Urban Policy |
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Early Pub Date | June 30, 2025 |
| Publication Date | June 30, 2025 |
| Submission Date | October 27, 2024 |
| Acceptance Date | June 19, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Issue: 48 |