Kadınların siyasal haklarını elde etmeleri,
demokrasi adına verdikleri örneklere bakıldığında kolay olmadığı görülmektedir.
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde başlayan kadınların siyasal hak arama
mücadelesi, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da devamlılık göstermiştir.
1930 yılında kadınlara tanınan Belediye Seçimleri’nde –seçme ve seçilme- hakkı
birçok gelişmiş ülkeden çok öncedir. Bu tarihten itibaren kadınlar belediye
başkanı, belediye meclis üyesi olarak başarılara imza atmışlardır. Ancak, her
ne kadar uzun bir süreçte yerel seçimlerde kadınlar yer almış olsa da, aday
gösterilme ve seçimlere katılmada erkek adaylar kadar sayıları fazla ve şanslı
olmamıştır. 20. yüzyıl boyunca devam eden bu süreç, 21. yüzyıla gelindiğinde
aynı açmazları beraberinde getirmiştir. Çalışmada, birinci kısımda, tek partili
dönemde elde edilen seçme ve seçilme hakkı sonrasında yapılan 1930-1934-1938 ve
1942 yerel seçimlerinde kadın temsili incelenecektir. Seçilen belediye
başkanları ve belediye meclis üyeleri tanıtılmaya çalışılacaktır. İkinci
kısımda, yerel seçimlerde, siyasal partiler içindeki cinsiyet ayrımcılığı
üzerinde durulacaktır. Üçüncü kısımda ise, 21. yüzyıl Türkiye’sinde yapılan üç
yerel seçimde kadın temsili karşılaştırmalı olarak verilecektir. Gelecek yerel
seçimlerde kadın temsilinin cinsiyet ayrımcılığı gözetilmeden, kadın-erkek
yerel yönetimlerde kaliteli, etkin ve güvenilir hizmeti verebilecek kişilerin
siyasal partiler aracılığıyla aday gösterilmesi açısından öneriler ortaya
konulmaya çalışılacaktır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 18 Sayı: 1 |