In the case subject to the decision of the German Federal Court (BGH) dated 17.10.2019, there was an exclusive choice of court agreement in favor of the Bonn courts, because of one of the parties filed a lawsuit in the US courts, the other party had to pay high amounts of litigation costs and attorney fees. In the case, the BGH accepted that the international choice of court agreement was violated, and it was decided that compensation be paid in accordance with the provisions of the law of obligations. This decision could set a precedent for the states included in the Continental European legal system. The reasonings accepted in the decision are of a nature that can also be asserted in terms of Turkish law. With the exclusive choice of court agreement, the parties are obliged to file a lawsuit in the chosen court (prorogation) and not to file a lawsuit in other non-chosen state courts (derogation). Although the dominant approach was accepting of the legal nature of the international choice of court agreement as a procedural law contract in the past, the new jurisprudence confirmed that the choice of court agreement also has a substantive law character. Article 112 of the TCO will have to be applied to the compensation liability under Turkish law in case of a breach of the choice of court agreement. The conditions sought in article 112 of the TCO are as follows: a breach of an obligation, occurrence of damage, existence of a fault and the presence of a causal link. These elements must be present for the breach of the choice of court agreement to lead to a liability for compensation.
International Choice of Court Agreement The Breach of the Choice of Court Agreement The Liability for Compensation German Federal Court Decision of 17.10.2019 TCO article 112
Alman Federal Mahkemesi’nin 17.10.2019 tarihli kararına konu olay, Bonn mahkemeleri lehine münhasır nitelikte bir yetki anlaşması bulunmasına rağmen, taraflardan birinin ABD mahkemelerinde dava açması sonucu, diğer tarafın yüksek tutarlarda dava masrafı ve avukat ücreti ödemek zorunda kalması nedeniyle uğramış olduğu zararın tazmini talebine ilişkindir. Mahkemece bu davada, milletlerarası yetki anlaşmasının ihlal edildiği kabul edilmiş ve borçlar hukuku kapsamında bir tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Bu karar, Kıta Avrupası hukuk sistemine dahil devletler bakımından emsal olabilecek niteliktedir. Kararda, kabul edilen gerekçeler Türk hukuku bakımından da ileri sürülebilecek niteliktedir. Münhasır nitelikteki milletlerarası yetki anlaşmasıyla taraflar seçilen mahkemede dava açma (prorogasyon) ve seçilmeyen diğer devlet mahkemelerinde dava açmama (derogasyon) borcu altına girmektedir. Milletlerarası yetki anlaşmasının hukuki niteliğini, usul hukuku sözleşmesi olarak kabul etme görüşü eskiden hâkim olsa da yeni içtihatlarla birlikte maddi hukuk sözleşmesi niteliğine sahip olduğu da kabul edilmektedir. Yetki anlaşmasının ihlal edilmesi, yani seçilmeyen bir devlet mahkemesinde bir dava açılması halinde oluşacak tazminat sorumluluğuna Türk hukukunda TBK madde 112’nin uygulanması gerekecektir. TBK madde 112’de aranan şartlar; bir borcun ihlal edilmiş olması, zarar meydana gelmiş olması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunmasıdır. Yetki anlaşmasının ihlalinin de tazminat sorumluluğuna yol açabilmesi için bu unsurların mevcut olması gerekir.
Milletlerarası Yetki Anlaşması Yetki Anlaşmasının İhlali Tazminat Sorumluluğu 17.10.2019 tarihli Alman Federal Mahkemesi Kararı TBK madde 112
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 22, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 80 Issue: 2 |