Bu makale, bestekâr Alâeddin Yavaşca’nın husûsiyle şarkı formundaki bestelerinden birini esas alarak gelenek bağlamında, başlıkta zikr edilen açılardan ele alıp incelemeyi hedeflemektedir.
Beste söz konusu olduğu vakit, araştırıcı üç fiille muhataptır. “yaratmak”, “bilmek” ve “yapmak.” Bestekârın yaratma ameliyesi, üzerinde herhangi bir bilimin ya da bilimsel ölçeğin tasarrufunun olamayacağı bağımsız kısımdır. Ancak yapmak her şeyden evvel özün görünebilirliğini sağlayacak bir biçim endişesini zorunlu kılar. Nitekim bir sanat eseri öz, biçim ve üsluptan mürekkeptir ve “estetik beğeni” sanatın bir biçim içinde varoluş ve sunuluş sebebidir. Yaratma serüveni bir fikrin açınlanması uğruna girişilen bir serüvendir, bir fikirden ya da herhangi bir nesneden kalkıp nereye denk düşerse oraya gitmek serüveni değildir.
Estetik eleştiri, estetik bir nesneyi gerçek yerine oturtmak, ona gerçek değerini vermektir. Sanatkârı anlamak, onun bütün eserlerini anlamakla doğru orantılıdır. Bunun için bestekârın beslendiği kaynaklara doğru yelken açmak gerekir. 640-650 eseri değerlendirmeden bütünlüklü bir Alâeddin Yavaçca değerlendirmesi yapamayız. Yavaşca’yı bir bütün olarak kavramanın, bütünlüklü bir Yavaşca eleştirisi yapmanın şartı, onu baştan sona okumuş, eserlerinin öz-biçim ilişkisine vâkıf olmuş ve çağına, geleneğe ve Türk Mûsıkî tarihine yerleştirmiş olmaktır. Itrî’yi bilmeden, Dede’yi bilmeden, Z. Ârif Ataergin’i, Saadeddin Kaynak’ı bilmeden Yavaşca’yı kavramak mümkün değildir. .
Yavaşca’yı (dönemi içinde) diğer bestekârlardan ayıran en mühim fark, geleneğin taşıyıcısı oluşudur. O, tarz-ı kadîm ile tarz-ı cedîd arasındaki köprünün sahibidir
Yavaşca, müzikal öyküleri kendi içinde sürekli artarak çoğalan, bu bakımdan yeryüzünde bir başka örneği bulunmayan kadim mûsıkî mirasımızı bugüne, bugünle çatıştırmadan taşımıştır. Bu, başlı başına bir metod bilgisi, geleneğin bugün içinde inşa ediliş bilgisidir.
Gerek üzerine hazırlanan kitaplarda ve gerekse kendisi ile yapılan çeşitli röportajlarda ve hatta estetik eleştirmen için bizzat her eserinde, sanatının besin kaynaklarını ve yürüdüğü yolu göstermiştir. Biz de gelenek bağlamı içinde, onun gösterdiği yollardan yürüyerek gelenekten yararlanışını bestelerinin öz ve biçim ilişkisi düzeyinde incelenmeye, bestekârın güftesi Müeyyed Bekman’a ait Nihavend şarkısını, sabit, çizgisel ve türeyen tem ilerlemelerini kapsayan “tem ilerlemeleri” yöntemi ile inceleyerek değerlendirmeye çalışacağız.
Bölüm | Derleme |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ağustos 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 2 Sayı: 1 |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ijca