In countries where zakāt is not accepted as a legal obligation, individuals who consider themselves as zakāt payers due to their beliefs have tax obligations in addition to this religious duty, unlike other citizens. This inequality between citizens of the same country has become an important issue of recent times. In order to solve this problem that has developed around financial responsibility, the possibility of counting zakāt as tax or tax as zakāt is being questioned in academic environments. Zakāt is partially similar to public tax in terms of its social function; however, it differs from it in terms of nisāb, ratio, sources and places of expenditure. However, some of the tax items are suitable for zakāt and it is possible to collect them as zakāt through the tax mechanism. During the caliphate of Hazrat Umar, the collection of zakāt on trade goods through the ʿushūr method is a practical example of this. However, according to the current legislation in our country, it seems difficult to collect zakāt in tax format, as it will be against the tax union. Instead, a fund can be established under the control of the political administration in accordance with the conditions of zakāt, and individuals can be refunded to them from the income and capital tax they have paid before, according to the amount of zakāt they have invested in the fund.
Zekâtın yasal bir zorunluluk olarak kabul edilmediği ülkelerde, inançları gereği kendilerini zekât mükellefi sayan bireylerin diğer vatandaşlardan farklı olarak bu dinî vecibenin yanı sıra vergi yükümlülükleri de bulunmaktadır. Aynı ülkenin vatandaşları arasında ortaya çıkan bu eşitsizlik, son dönemlerin önemli bir meselesi haline gelmiştir. Mali sorumluluk etrafında gelişen bu sorunun çözümü için akademik ortamlarda zekâtı vergiye veya vergiyi zekâta saydırma imkânı sorgulanmaktadır. Zekât, sosyal işlevi itibariyle kamu vergisine kısmen benzemekte; ancak nisâb, oran, kaynak ve sarf yerleri açısından ondan ayrılmaktadır. Bununla birlikte vergi kalemlerinin bir kısmı zekâta elverişli olup, vergi mekanizması marifetiyle zekât olarak toplanması mümkündür. Hz. Ömer’in hilafeti döneminde ticaret malları zekâtının ‘uşûr yöntemi üzerinden tahsil edilmesi, bunun uygulamalı bir örneğidir. ‘Uşûr, gayrimüslim tüccarlardan gümrük ve güvenlik vergisi olarak alınırken, müslüman tüccarlardan zekât kapsamında tahsil edilmiştir. Ancak ülkemizdeki mer’î mevzuata göre vergi birliği ilkesine aykırı olacağı için zekâtın vergi formatında tahsili güç görünmektedir. Bunun yerine, siyasi yönetimin kontrolünde, zekât şartlarına uygun bir fon kurulabilir ve bireylere fona yatırdıkları zekât miktarınca, daha önce ödedikleri gelir ve sermaye vergisinden iade yapılabilir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 29, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 9 Issue: 2 |
All articles published on IJISEF are licensed under the Creative Commons Attribution 4.0 International License. This license grants you the right to reproduce, share and disseminate data mining applications, search engines, websites, blogs, and all other platforms, provided that all published articles, data sets, graphics and attachments are cited. Open access is an approach that facilitates interdisciplinary communication and encourages different disciplines to work with each other.