Kiliseler arasındaki rekabet ve tartışmalar söz
konusu edilince daha çok Osmanlı’nın son döneminde Balkanlarda meydana gelen
Bulgar-Rum kilise anlaşmazlıkları akla gelmektedir. Ancak XIX. yy’da Kudüs’te
yaşanan kiliseler arası rekabet ve tartışmalar göz ardı edilmeyecek kadar büyük
önem arz etmektedir. XIX. yy’ın başlarından itibaren farklı mezhep mensubu
Hıristiyanların Kudüs’teki misyon çabalarında büyük gelişmeler yaşanmıştır. Bu
çalışmalar daha sonra arkalarındaki devletlerin gücüne de bağlı olarak Katolik,
Protestan, Ortodoks Hıristiyanların kilise, hastane, manastır vb. kurumların da
artmasına yol açmıştır. Bu yüzyıl ayrıca Kudüs’te Avrupalı devletlerin
konsolosluklar açma yarışına girdiği bir zaman dilimi olmuştur. Bu anlamda ilk
defa İngiltere tarafından 1838 yılında açılan konsolosluk açma faaliyetini daha
sonra Prusya, Fransa, Avusturya, Amerika ve Rusya izlemiştir. Tanzimat’ın da
getirmiş olduğu yenilikler dolayısıyla Hıristiyanlar üzerinde hak talep eden
devletler Kudüs’te genelde kendi mezhepdaşları üzerinden faaliyet
yürütmüşlerdir.
Bu anlamda Fransa Katolikler, İngiltere Anglikan ve
diğer reform kilisesi mensupları, Ruslar ise Ortodokslar üzerinden siyasi
nüfuzlarını ortaya koymuşlardır. Bu nüfuzun en bariz örneği ise Kıyamet
Kilisesi’nde hak talep eden Ortodoks ve Katoliklerin daha sonra Rusya-Fransa
rekabetine dönüşmesidir. Bu rekabetin sonucu Kırım Savaşı gibi büyük bir savaşa
yol açmıştır. Osmanlı Hükümeti, yabancı devletlerin kendi vatandaşı olan
Hıristiyanlar üzerindeki hak ve iddialarının ne derece doğru olduğunu anlamaya
çalışmanın yanında orta yolu bulmanın ve barış kültürünü korumanın da arayışına
girmiştir. Çünkü kendi ülkesinde Katoliklere karşı yaptırımlar uygulayan
Fransa’nın Osmanlı coğrafyasında Katolikliğin hamiliğine üstlenmesi daha çok Katoliklerin
kendi arasında problemlere yol açmıştır. Osmanlı, bu tür problemlere ilk anda
cemaat içi ihtilaflar veya dini problemler çerçevesinden baksa da, daha sonra
devletin kamu hukukunu ilgilendiren problemlere neden olduğundan müdahil olmak
zorunda kalmıştır.
Örneğin, uzun zamandır kapalı olan Kudüs Latin
Patrikliği Osmanlı Papalık ilişkilerinin de gelişmesine bağlı olarak 1847
yılında tekrar açılmıştır. Patrikliğin açılmasında Fransa’nın etkisi gözükse de
Papalık, zaman zaman bu etkiden rahatsız olarak gayrı resmi yollardan Osmanlı
ile görüşme yolları aramıştır. Hatta bir dönem Kudüs Latin Patriği, Fransa’nın
tasallutundan kurtulmak için Osmanlı’daki diğer gayrimüslimler gibi bir statüde
yer almayı istemiştir. Ancak Fransa’nın baskıları nedeniyle olumlu bir sonuç
alınamamıştır. Kudüs’te dini ve siyasi nüfuzu bulunan Rusya da, bir yandan
Moskova Patrikliğine bağlı olarak kurumlarını geliştirirken diğer yandan da
Kudüs’teki Rum Ortodokslar üzerinde nüfuzunu arttırmaya çalışmıştır. Nitekim
Rusya’nın etkisiyle 1645’ten beri İstanbul’da oturan Kudüs Rum Patrikliği
makamı 1845’te Kudüs’e taşımıştır. Rusya ayrıca Kudüs’teki Ortodoks Rumlar
üzerindeki etkisini patrik seçiminde de göstermek istemiştir. Kudüs Rum
Patrikhanesinin kendi iç çatışmaları da Osmanlı’nın sükûneti sağlama da işini
zorlaştırmıştır. Patriklerin aldığı kararlar dolayısıyla yaşanan karışıklıklar
devletin asayişini tehdit ettiğinden ortak bir uzlaşma zemini oluşturma yolunda
Babıali’de yoğun mesailer sarf edilmiştir.
Bunun en bariz örneklerinden biri de Bulgar
Kilisesinin kuruluşunu tanımak istemeyen İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesinin
diğer Ortodoks kiliselerini de arkasına alarak Bulgarlara karşı yaptırım
uygulamak istemesidir. Kudüs Rum Patriği bu karara destek vermediğinden
görevinden azledilmesinin yanında cemaat içerisinde de birçok problemlerin
yaşanmasına neden olmuştur. Kudüs Ermeni Patrikhanesinde de patrik seçimi vb.
problemler yaşandığından Osmanlı Devleti bu tür sorunlarla da uğraşmak zorunda
kalmıştır. Osmanlı’nın zayıfladığı bir zaman diliminde ve farklı parametrelerde
gelişen Kudüs’teki bu türden tartışmalarda ortaya koyduğu uzlaşı zemini farklı
politik hamlelerin sonucunda gelişmiştir. Bu çalışmamızda XIX. yy’da Osmanlı
hâkimiyetinde bulunan Kudüs’teki Hıristiyan kurumlarının gelişimi, yaşanan
mezhepsel çatışmalar ve buna Osmanlı’nın orta yol bulma çabaları Osmanlı Arşiv
Belgeleri ve Osmanlıca yayınlanmış olan gazeteler ışığında irdelenmiştir.
When rivality between churches is mentioned
disagreement of Bulgarian-Greek mostly come to mind in which occured Balkans at
the last period of Ottomans. However, rivalities and arguments happenned in
Jerusalem at nineteenth century have unignorable importance. At beginning of
nineteenth century, huge developments was happened in missionary works of
christians who followed differents sects in Jerusalem. Later on, those works
caused increasing of churches, hospital, monastery and such kind of institution
of catholic, protestant, orthodox christians. That century also was a period
that European countries were in for installing consulship in Jerusalem. In this
sense, consulship installation activity started by England in 1838 were
maintained afterward by Prussia, France, Austria, America and Russia. On
occasion of modernity in which Tanzimat brought countries claiming a right from
christians carried out activities generally on their sect fellows in Jerusalem.
In this meaning, France politicaly penetrated to
catholics, England to Anglicans and other reform church members, Russians to
orthodoxes. Most significant example of this penetration is that pretension of
orthodoxes and catholics from Church turned into Russia-France rivalry. Result
of this rivalry was a big war such as Crimean. Ottoman Government was in search
of protect the peace by finding a middle way beside trying to understand
foreign countries rights on christians that its own citisents. Because French
protectorate to catholics in Ottomans territory mostly caused problems between
catholics. Even though Ottoman observed those problems as in-community
disagreement first, laterly had to interfere due to its cause of problems
interest government public law.
For example, long time-closed Latin Patriarchate of Jerusalem
reopened in 1847 depend on Ottoman-Papacy (Holy See) relations developments.
Although reopening of Patriarch seemed like due to French effect, Papacy tried
to arranged unofficial meetings with Ottomans disturbed from this effect. Even
once, Latin Patriarch of Jerusalem demanded a status as same as other
non-muslims in Ottoman Empire in order to get rid of the French patronage.
However good results couldn’t been accomplished because of France pressures.
Russia on the one hand who has religious and political influence in Jerusalem,
developed its institutions in relation with Patriarchate of Moscow on the other
hand tried to penetrate to Greek Orthodoxes in Jerusalem. As a matter of fact
Jerusalem position of Greek Patriarch which was located in İstanbul since 1645
moved to Jerusalem with effect of Russia. Besides Russia, wanted to show its
effect on Greek Orthodoxes located in Jerusalem in Patriarch election. Conflict
of Jerusalem Greek Patriarch in themseves make the situation more difficult for
Ottomans. Because of conflicts occured trough Patricians’ decisions threated
public order of the Goverment rush-hour efforts was made in Sublime Port.
One of the most significant example of this was
Istanbul Greek Orthodox Church wanted to perform enforcement against Bulgarians
with support of Orthodox Churces. Beside Greek Patriarch of Jerusalem was
discharged by reason of not support that judgement, it also caused many
problems in community. Due to other problems occured in Jerusalem Armenian
Patriarch such as Patriarch election Ottoman Goverments had to deal with those
crises. Ottomans reconcilation terms that was made for disagreements which
occured in Jerusalem in weak period and different parameters happened in
results of different politics moves. This study; developments of christian institutions
under Ottomans rule in Jerusalem, Ottomans efforts to find a middle way to
conflictions occured between sects, Ottomans archive documents studied in light
of newspaper that was published in Ottoman language.
Journal Section | TRANSLATIONS |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 30, 2016 |
Submission Date | November 9, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 2 Issue: 1 |