Cuma hutbeleri genelde akademik ilgiden mahrum kalmış ve fakat incelenmeyi hak eden bir konudur. Bir kitle iletişim vasıtası olarak Cuma hutbeleri hem sosyolojik hem de politik bir öneme sahiptir. Bu makalede, Cuma hutbeleri Althusser’in “ideoloji” kavramı üzerinden ele alınmıştır. Cuma hutbeleri ideolojik devlet aygıtlarından biri olarak kabul edilebileceği öne sürülmüştür. Araştırmanın konusu Cuma hutbelerinde çevre sorununun sunumudur. İdeolojinin operasyonu, en açık olduğu milliyetçilik, Kemalizm gibi alanlardan ziyade, kendini gizlediği tali bir alanda, yani çevre sorunu bağlamında ele alındı. 2001-2011 tarihleri arasında İstanbul Müftülüğü tarafından yayınlanan hutbelerin söylemi analiz edildiğinde, hutbelerin söyleminin belirli bir tarihten sonra keskin bir şekilde değiştiği gözlenmiştir. Önceleri insan merkezci, sığ bir çevrecilik anlayışı sergileyen hutbeler, daha sonra daha doğa-merkezci bir söyleme doğru evrilmiştir. Bu değişim süreci üzerinden din-devlet-ekoloji ilişkisi incelenmiştir. Görülüyor ki, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), radikal İslam, cumhuriyet idealleri ve geleneksel İslami anlayışlar arasında tekinsiz bir konumda varlığını sürdürmeye çalışmakta ve çevre konusu üzerinden kendine bir yaşam alanı açmakta, din ve devlet arasında ılımlı bir zeminde faaliyet göstermeye gayret etmektedir.
Hutbe Diyanet ideoloji Althusser Çevrecilik Doğa-Merkezci Çevrecilik İnsan-Merkezci Çevrecilik
Friday sermons (khutbah)are generally deprived of academic concerns and this situation deserves due investigation since, as a mass medium, they have a sociological and political importance. In this article, sermons are handled through Althusser’s notion of “ideology.” It is asserted that Friday sermons may be considered as one of the state’s ideological apparatuses. The subject of research is an issue of the presentation and use of environment in sermons. The aim for chosing this subject, rather than other major topics such as nationalism, Kemalism et cetera, is to look at a secondary area because ideology displays itself in such kinds of hidden domains. If the sermons published by the Istanbul Müftülüğü in between 2001 and 2011 are analyzed, it will be seen that the discourse used in sermons dramatically changed after a certain date. Whereas earlier sermons represented a swallow, anthropocentric view, later a gradual evolution toward a more eco-centric view is observed. There is a visible tension between religion, the state and ecology which is observed through this process of change. It can be seen that Diyanet (The Presidency of Religious Affairs) seeks to maintain its existence in an uncanny situation between radical Islam, the Turkish Republic’s ideals and traditional Islamic understandings; all while at the same time opening and securing itself a living space through the discussion of ecological issues.
Friday Sermons (khutbah) Diyanet Ideology Althusser Environmentalism Anthropocentric Environmentalist Eco-Centric Environmentalism
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Urban Policy, Sociology |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 2 Issue: 3 |