Abstract
Para borçları, borçlanılan tutarı ifade eder. Borçlu, borçlandığı nominal değeri öderse, para borcunu ifa etmiş sayılır. Para borçlusu temerrüde düşerse, temerrüt faizinden sorumlu olur. Paranın satın alma gücünün zamanla azaldığı ekonomik düzenlerde temerrüt faizi ile karşılanmayan zararlar ortaya çıkmaktadır. Temerrüt faizi ile karşılanamayan zararlar, aşkın zarar olarak nitelendirilir. Aşkın zararın varlığını alacaklı ispat etmelidir. Aşkın zararın ispatında hangi yöntemin uygulanması gerektiği konusunda yasal bir düzenleme yoktur. Bu zarar türünün ispatında somut ve soyut yöntem olmak üzere iki farklı ispat yöntemi vardır. Somut yöntemde, alacaklı zararını somut olarak ispat etmek zorundadır. Soyut yöntemde ise, alacaklı, paranın değer kaybetmesini gerekçe göstererek zararını talep edebilir. Bu yöntemde alacaklının fiili karinelerden yararlanarak zararının miktarını ispat edebilmesi mümkündür. Türk Hukuku’nda aşkın zararın ispatı konusunda hangi yöntemin uygulanması gerektiği konusunda görüş birliği yoktur. Yöntemlerin uygulanmasında ilkelerin geliştirilmesi gerekir. Bu nedenle de borcun kaynağı üzerinde durulmalıdır. Somut yöntem, sözleşmeden doğan para borçlarının temerrüdü hâlinde ortaya çıkan aşkın zarar iddiasının ispatında uygulanmalıdır. Soyut yöntem ise haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden ve gerçek olmayan vekâletsiz iş görmeden doğan borçlardan kaynaklanan aşkın zararın ispatı için uygulanması gereken yöntemdir.