As a term, āl-i abā or penche-i āl-i abā has been used frequently in literary works. The liteary work of unknown authorship, which we have examined in our article and is registered in the library catalogue as Siyer-i Āl-i Beyt, from beginning to end, narrates a story particularly about āl-i abā. It was understood that the work is a prose translation of a treatise written by Celâleddîn Suyūti. There are also two Turkish verse translations of Suyūtī’s treatise. Researchers who have previously studied these works have not recognised a third translation. In our article, a third prose translation of Suyūtī’s work, Siyer-i Āl-i Beyt was introduced and compared with the two verse translations mentioned above. Although it is a translation, it doesn’t follow a literal translation method. Considering the author’s personal preferences and the explanations he added himself, it can be considered as an original literary work. In addition, as stated in previous studies on verse translations, it has been shown in our article that the narration of the ahl al-kisa is not a hadith. Because this narration doesn’t exist in any hadith source, including sources collecting fabricated hadiths. Suyūtī didn’t narrate a hadith about ahl al-kisā, but narrated a story that was probably told in oral culture. And in later periods, this story was taken from Suyūtī’s treatise, a fabricated chain of narration was added in the beginning and some words that served Shia propaganda were added at the end and it was shared in some Shia sources such as ‘Avālimu’l-‘Ulūm and Mafātīhu’l-Cinān in a form of hadith. Siyer-i Āl-i Beyt, which is adorned with arguments such as the blessing of ahl al-kisā with a table sent down from heaven is also noticeable in terms of showing how holiness is given to ahl al-kisā in a literary work.
Âl-i abâ veya pençe-i âl-i abâ tabirleri, edebî eserlerde çokça kullanılmıştır. Makalemize konu edindiğimiz, kütüphane kataloğuna Siyer-i Âl-i Beyt ismiyle kaydedilmiş müellifi belirsiz eser ise baştan sona sadece âl-i abâya dair bir kıssayı aktarmaktadır. Eserin Celâleddîn Süyûtî’nin ehl-i kisâ hakkında kaleme aldığı bir risâlesinin mensur tercümesi olduğu anlaşılmıştır. Süyûtî’nin söz konusu eserinin manzum iki Türkçe tercümesi daha bilinmektedir. İlgili eserler üzerine daha önce çalışan araştırmacılar Süyûtî’nin risâlesinden tercüme edilmiş, aynı kisâ rivâyetini aktaran bir başka eser daha tespit edilemediğini ifade etmişlerdir. Makalemizde, Süyûtî’nin risâlesinin daha önce fark edilmemiş mensur üçüncü bir tercümesi olan Siyer-i Âl-i Beyt tanıtılmış ve bahsi geçen iki manzum tercüme ile mukayesesi yapılmıştır. Her ne kadar tercüme bir eser olsa da, Siyer-i Âl-i Beyt’te lafzî bir çeviri yapılmamış olup süslü bir anlatımla zenginleştirilmiş özgün ve serbest bir tercüme metodu benimsenmiştir. Yazarın şahsî tasarrufları ve bizzat kendisinin eklediği kelime ve açıklamalar göz önüne alındığında, eserin te’lîf-tercüme niteliğinde olduğu söylenebilir. Makalemizde ayrıca, daha önceki çalışmalarda belirtildiği gibi, aktarılan ehl-i kisâ anlatısının bir hadîs-i şerîf olmadığı ortaya konmuştur. Zira bu rivâyet, mevzû hadîsleri toplayan kaynaklar dâhil, hiçbir hadîs kaynağında mevcut değildir. Süyûtî, ehl-i kisâ hakkında bir hadîsi değil, muhtemelen sözlü kültürde anlatılagelen bir kıssayı nakletmiş, daha sonraki dönemlerde ise bu kıssa Süyûtînin risâlesinden alınarak başına uydurma bir senet ve sonuna Şîa propandasına hizmet eden birtakım sözler eklenip hadîs-i şerîf süsü verilerek ‘Avâlimu’l-‘Ulûm ve Mefâtîhu’l-Cinân gibi birtakım Şîî kaynaklarında paylaşılmıştır. Gökten indirilen sofra ile kisâ ehlinin nimetlendirilmesi, ehl-i kisânın ayrıcalıklı olduğuna dikkat çekilmesi, yalnızca âl-i abânın kıyamet günü cehennem korkusundan emin olacaklarının ve sadece kendilerine şefaat edileceğinin ifade edilmesi, sıradan insanların ulaşamayacağı, Allah’a en yakın anın ve İlahî aşk cezbesinin kisâ-i Yemânî altında mestûr olduğunun belirtilmesi vb. içerik unsurlarıyla bezeli Siyer-i Âl-i Beyt, bir edebî eserde kisâ-i Yemânî motifine ve ehl-i kisâya nasıl kutsallık izâfe edildiğini göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Islamic Literature |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | October 4, 2024 |
Acceptance Date | December 22, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 44 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).