Riskler karşında güvende olmak için sosyal güvenlik vazgeçilemez bir ihtiyaç olduğundan ve insanların her dönem bunu hissetmelerinden dolayı, insanlar her dönem sosyal güvenliklerini sağlamaya çalışmışlardır. Genel olarak, insanların geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir insan hakkı olarak değerlendirilen sosyal güvenlik hakkı, Türkiye’de başta anayasalar ve yasalarla hep güvence altına alınmaya çalışılmıştır. Türkiye’de, çalışanların sigortalı olması zorunlu olup, çalışanların hakları ve işverenin yükümlülükleri, çalışanın işe alınmasıyla birlikte kendiliğinden başlamaktadır. Ne var ki anayasal güvence ve yasal düzenlemelere rağmen Türkiye’deki tüm çalışanların sosyal güvenliğinin sağlandığı da söylenemez. Türkiye’deki kayıt dışı istihdam oranlarının yüksekliği de bilinen bir gerçektir. Hizmet akdi kapsamında işveren emrinde çalışanların, sigorta haklarından faydalanabilmeleri için, işverenleri tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmeleri ve buna dair gerekli prim belgelerini düzenleyerek SGK’ya vermeleri gerekmektedir. İşverenler tarafından bu bildirimlerin hiç yapılmaması veya eksik yapılması, çalışanların sigorta haklarından hiç faydalanamamalarına ya da eksik faydalanmalarına yol açmaktadır. Bu yazımızda, hizmet akdi kapsamında çalışıp da sosyal güvenlik sistemine dahil olması gerektiği halde, sosyal güvenlik ve sosyal sigortalardan yoksun bırakılarak çalıştırılanların, hizmetlerinin, idari boyuttan nasıl tespit edilebileceği açıklanmaya çalışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 4 Issue: 8 |