Parapnömonik efüzyonlar (PPE) bakterial pnömonilerin en sık komplikasyonlarından biridir. Ayrıca bilinen en eski hastalıklardandır. Böyle olmasına karşılık gerekli girişimlerin gecikmesi yüksek mortalite ile sonuçlanabilmektedir. Klinik tablo, küçük plevral efüzyondan ciddi multiloküler efüzyonlara kadar değişebilmektedir. Her hastanın ciddiyetinin bireysel olarak değerlendirilmesi gerekir. Parapnömonik efüzyon öncelikle direkt grafi ve eğer gerekirse lateral dekübitus, ultrason veya tomografiyle değerlendirilmelidir. İkinci aşamada yapılan torasentez klinisyenin en önemli rehberi niteliğindedir. Torasentezle elde edilen plevra sıvısının biokimyasal özelliklerine göre tedavi şekli belirlenir. Komplike ve komplike olmayan sıvıların ayrımında plevral efüzyonun pH, LDH, glikoz değerleri ile Gram boya ve kültürü büyük önem taşır. Küçük plevral efüzyonlar genellikle antibiyotik tedavisi ile düzelirken komplike veya loküle efüzyonların tedavisi için mutlaka drenaj, fibrinolitikler ya da cerrahi girişim gerekir. PPE'larda başarı için erken tanı ve uygun tedavinin başlanması esastır. PPE'larda bir evreden diğerine geçiş çok hızlı olabildiği için bir terapötik yaklaşımdan sonuç alınabilmesi için beklenecek maksimum süre 3 ile 4 gündür. Terapötik yöntemlerden biri başarsız kaldığında daha invazif bir diğer girişime geçiş için daha fazla beklenmemelidir. Bu nedenle hastanın seri torasentezlerle izlenmesinden kaçınılmamalıdır. Tedavi başarısızlığı ve ciddi komplikasyonların gelişmesinde en önemli neden farklı terapötik girişimler arasındaki sürenin gereksiz yere uzun tutulmasıdır. Parapnömonik efüzyonlu hastaların takibinde göğüs hastalıkları klinisyenleri tedaviyi yönlendirici bir pivot rolü oynarken, radyolog, mikrobiyoloji uzmanları ve göğüs cerrahlarının katkılarından yararlanılmalıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Derlemeler |
Authors | |
Publication Date | July 18, 2014 |
Published in Issue | Year 2006 Volume: 37 Issue: 1 |