Esperanto (1887), insan zihninin düşünsel ve sanatsal bir üretimi olarak tasarlanan yapay bir dil olmasının yanı sıra yapısında barındırdığı kendine özgü özellikler bakımından da araştırmacıların ilgisini üzerine çeken bir araştırma ve inceleme konusu olmuştur. Bu çalışma, dilin varlığını sürdürebilmesi için vazgeçilmez bir konumda bulunan söz yapım yolları arasından türetme yönteminin Esperanto’nun çalışma düzeneği içerisindeki görünümlerini betimlemeli ve karşılaştırmalı olarak irdeleme amacı gütmektedir. Bu doğrultuda Esperanto’nun sözvarlığına yeni sözlükbirim üyeleri katmak için işlettiği sonek ve önek türünden bağımlı biçimbirimler, anlambilgisel ve biçimbilgisel açılardan ele alınmıştır. Söz konusu biçimbirimler, kök/gövde yapılarının kavram alanlarına kazandırdıkları yeni anlamlar ve türetme işlemleri sırasında sergiledikleri davranışsal sınırlılıklar bakımından betimlenmiştir. Dilin sahip olduğu biçimbirimlerin niceliksel boyutu göz önünde bulundurularak yalnızca Wennergren (2005)’te resmî ekler olarak sınıflandırılan biçimbirimler çalışma kapsamına alınmıştır. Biçimbirimlerin kök/gövde yapılarına işledikleri anlamsal bilgileri etiketlemek için Bagasheva ve ark. (2017)’deki anlamsal ulamlar çalışmanın kuramsal çerçevesi olarak kullanılmıştır. Çalışmanın son aşaması olarak betimlemeli incelemeler sonucunda elde edilen bulgular biçimbirimlerin sergiledikleri çokanlamlılık ve eşanlamlılık davranışları bağlamında değerlendirilerek Esperanto’nun doğal diller karşısındaki konumu sorgulanmıştır. Gerçekleştirilen karşıtsal çözümlemelere dayanarak Esperanto’nun türetme süreçlerinde doğal bir dil gibi davrandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Esperanto (1887), besides being a constructed language designed as an intellectual and artistic production of the human mind, has been a subject of research and analysis that has attracted the attention of researchers in terms of its distinctive characteristics. This study examines the derivational appearances among the word-formation methods within the working mechanism of Esperanto in a descriptive and comparative manner. In this respect, the bound morphemes of suffixes and prefixes have been analysed from morphosemantic perspectives. Related morphemes have been described in terms of the novel meanings they bring to the conceptual fields of roots/stems and the behavioural restrictions they exhibit during the derivational processes. Considering the quantitative scale of the morphemes in the language, only those classified as official affixes in Wennergren (2005) have been included. Semantic categories in Bagasheva et al. (2017) have been used as a theoretical framework to label semantic information processed by morphemes into roots/stems. Findings, as the final stage, have been evaluated in terms of morphemic polysemy and homonymy, questioning Esperanto’s position against natural languages. Contrastive analyses have concluded that Esperanto behaves like a natural language in derivational processes.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | May 31, 2024 |
Submission Date | February 22, 2024 |
Acceptance Date | April 29, 2024 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 41 |