The Turkish word “şur-bâ,” or soup, is derived from the Persian terms “şor” (salt) and “bâ” (water). Since ancient times, soups have possessed unique cultural identities in terms of their contents, means of preparation, taste, color, smell, and region. Products made by central Asian Turks, such as “omaç / umach,” “katık,” “toyga,” and “tarhana,” which use “yogurt,” “flour,” and “water” as their main ingredients, allow soup to be traced in Turkish cuisine. These soups still preserve their original form, ingredients, and cooking methods. In fact, in Anatolia, from rural communities to mansions, it is rare to see a table without soup on important occasions such as births, deaths, circumcisions, entertainments, and weddings. Thus, the cultural codes associated with soup in the health, economic, epic, political, and military spheres have enabled it to gain an identity that permeates all segments of society. The reflection of all these qualities in poetry demonstrates that soup is regarded as an aesthetic material in that literary medium. The profound significance of soup did not escape the attention of classical Turkish poetry, which acts as a witness to tradition. To obtain more meaningful results, this study undertakes a comparative, evidence-based, critical examination of the “health” and “economic” qualities of the selected soups in classical Turkish poetry and establishes a conceptual border for the subject.
“Çorba”, Farsça “şor” (tuz) ve “bâ” (su) kelimelerinden mürekkep “şûr-bâ”nın dilimizdeki adıdır. Kadim zamanlardan beri envai çeşitleriyle fiziksel bir ihtiyaç için var olan çorba; muhteviyatı, yapılış şekli, tadı, rengi, kokusu ve yöresiyle ait olduğu toplumda kendine özgü bir kimlik oluşturmaktadır. Orta Asya Türklerinin “yoğurt”, “un” ve “su” ana malzemeleriyle yaptıkları “oğmaç/umaç”, “katık”, “toyga”, “tarhana” gibi ürünler de çorbanın Türk mutfağındaki izlerini sürmemize olanak tanımaktadır. Bu çorbalar günümüzde de aslına yakın form, muhteviyat ve pişirme usullerini korumaktadır. Hatta Anadolu’da gerek taşra gerekse saray ahalisinin doğum, ölüm, sûr, sünnet, eğlence, düğün vb. gibi cemiyetlerinde çorbasız sofra pek az görülür. Bu sebeple taşıdığı kültürel kodlarla çorbanın sıhhi, iktisadi, menkıbevi, siyasi, askerî vb. mecralardaki varlığı, onun toplumun tüm kesimlerine nüfuz eden bir hüviyete kavuşmasına imkân tanımıştır. Türk toplumundaki bu derinlikli etkisi, geleneğin tanığı olan klasik şiirlerin dikkatinden de kaçmamıştır. Zira yukarıda bahsi geçen niteliklerin şiirlere yansıması, çorbanın edebî mecraya estetik bir malzeme olarak dâhil olduğunun kanıtıdır. Çalışmamızda daha anlamlı sonuçlar ortaya koymak gayesiyle de konuya kavramsal bir sınır çizilerek seçilen çorbaların klasik şiirdeki “sıhhi” ve “iktisadi” nitelikleri üzerine mukayeseli, tanıklı ve tenkitli bir inceleme yapılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Submission Date | January 12, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 62 Issue: 1 |