İstihbarat; her devlet için saldırmanın, savunmanın yahut kendinden emin bir biçimde yarına yürümenin olmazsa olmaz vasıtalarından birisidir. Konu, fetihler çağında kendilerine birer “cihan padişahı” portresi çizen ve o istikamette ilerleme arzusunda olan sultanlar ve devletleri olunca istihbaratın Osmanlılar açısından arz ettiği önem ve gerekliliği uzun uzadıya anlatmak sadece malumu ilan etmek olacaktır. Hal böyleyken imparatorluğun yayıldığı uzun zamanı ve geniş zemini hesaba katmadan Osmanlı’nın idare merkezinde oturanları istihbaratı önemsemeyen ve özümseyemeyen kimseler şeklinde yaftalamak tarihî dayanaktan yoksun, köhne mi köhne bir zihniyetin son çırpınışları olarak kalıyor, artık. Bu son kelime özellikle seçildi ve varlığını; elimizdeki kitaba, kitap Emrah Sefa Gürkan’a, o ise teşekkür kısmında sıraladığı destekçilerine (s. 11-12); ayrıca çoğu tarih kitabında tesadüf edilmesi güç kaynaklara borçludur. Borç-alacak ilişkileri değil elbette, konumuz: Gürkan’ın 2012 yılında Gabor Agoston’un danışmanlığında hazırlayıp, Georgetown Üniversitesi Tarih Bölümü Yeniçağ Avrupa Tarihi Kürsüsü’ne sunduğu “Espionage in the 16th century Mediterranean: Secret Diplomacy, Mediterranean Go-Betweens and the Ottoman-Habsburg Rivalry” adlı doktora tezinin yanında çeşitli akademik dergilerde yayınlanmış makalelerden sağlam bir temel oluşturup (s.35), o temel üzerine yerli ve yabancı malzemeyi ustalıkla kullanarak çıktığı katlar neticesinde yapım ve yazımını tamamlayıp kamuoyunun istifadesine sunduğu eser üzerine bir kritik, daha doğrusu bir değerlendirme sohbeti. Bu son cümle sohbetin biraz uzayacağının, biraz da klasik üslubun dışında gelişeceğinin habercisi gibi
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | BOOK REVIEWS |
Authors | |
Publication Date | June 21, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 27 Issue: 1 |