Türk dili, Türk kültürünün birinci aslî unsuru ve taşıyıcısı niteliğindedir. Dil olmadan bir milletin varlığından, kültüründen ve devamlılığından söz etmek mümkün değildir. Türk dili, tarihsel hiçbir dönemde inkıta evresi geçirmemiştir ve bu durum, Türk kültürünün tarih boyunca devamlılık arz ederek günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Türklerin farklı sosyal çevrelere dâhil olmaları, onların eserlerinde yeni kavram alanlarına ihtiyaç duymalarını beraberinde getirmiştir. Kavram alanlarına duyulan ihtiyaç, Türk dilinde türetme faaliyetlerinin etkin ve işlek kullanılması ve tercüme eserlerde belirli kavram alanlarında ödünçleme sözcüklerin varlığı ile sonuçlanmıştır. Eski Uygur Türkçesi metinleri de bu bağlamda değerlendirilmelidir. Çalışmamızda Buddhist çevre Eski Uygur Türkçesi metinlerinden “Kuanşi İm Pusar”, “Uygurca Üç Hikâye” ve “Çaştani Bey Hikâyesi” adlı eserler esas alınarak ilgili eserlerde yabancı kökenli sözcükler tespit edilecektir.
The Turkish language is the first essential element of the Turkish culture and definitely a culture bearer. It is impossible to speak of the existence, culture and continuity of a nation without language. The Turkish language historically has never been through any period of interruption, and this situation has ensured the continuation of Turkish culture through the history and its reaching the present day. The involvement of Turks in different social circles has led to the need for new conceptual fields in their works. The need for new conceptual fields has resulted in the efficient and effective use of derivation activities in the Turkish language, and the formation of new borrowed words in certain conceptual fields in the translated works. Old Uighur Turkic texts should be evaluated in this context. Our work will be based on the works titled “Kuanşi İm Pusar”, “Uygurca Üç Hikâye” and “Çaştani Bey Hikâyesi” and foreign origin words will be detected in related works.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 29 Issue: 2 |