JEOTERMAL UYGULAMALARDA ÇEVRE SORUNLARI
İnsanlığın refah düzeyinin yükseltilmesi açısından düşünüldüğünde elbette ki yeni enerji kaynaklarının bulunup işletilmesi endüstrilerin ve teknolojinin geliştirilmesi gibi olanaklardan vazgeçilmesi söz konusu olamaz.Ancak tüm hammadde olanaklarından maksimum yarar sağlamanın teknolojisini geliştirmeye çalışırken bir taraftanda doğal sonuç olarak ortaya çıkması kaçınılmaz olan çevre kirlenmesini minimuma indirecek yöntem ve stratejilerin saptanması ve bunun gerektireceği yaptırımlara kesinlikle uyulması gerekir.Kurulacak her endüstri tesisinin girdi ve çıktıları kıyaslanırken, yaratacağı çevre sorunlarının sonucunda yitireceği değerler de muhasebe ve mantık süzgecinden geçirilmeli, önlemler planlanmalı ve ancak bundan sonra icraata karar verilmelidir.
Çevre sorunları açısından petrol, kömür, radyoaktif mineral vb. enerji kaynaklarına kıyasla jeotermal akışkanların önemli ölçüde bir üstünlükleri vardır.Şöyle ki; jeotermal akışkanlar hiçbir katı kirletici içermedikleri gibi gaz fasındaki kirletici olarak ta sadece belirli bazı sahalarda H2S gazının kayda değer bir orana ulaştığı bilinmektedir. Buna mukabil bu akışkanlar, kimyasal bileşimlerinin ve asidite değerlerinin bir fonksiyonu olarak iletim borularında aşınma, paslanmay veya tam tersine tıkanmalara neden olabileceği gibi, tarımsal kullanımda da olumsuz etkileri olabilir.
Tarımda, sulama sularının kirlenmesinde rol oynayabilecek olan en etkin faktörler Bor, artık(bakiye) Na2CO3,toplam tuzluluk, Alkalinite, ve As değerlerinin belli limitlerin üzerine çıkmalarıdır.
Ne var ki bu olumsuz etkileri yok etmek veya hiç değilse hafifletmek amacıyla jeotermal akışkanın ve çevre sulama suyunun bileşimleri, debileri ve çevre tarımının arasında bilimsel ve sağlıklı bir denge kurularak kullanımda gözönüne alınması gerekli sınırlayıcı faktörler ayrıntılı bir şekilde ve yaptırımlarıyla birlikte ortaya konulabilir.
Bu önlemlerin yetersiz kalabileceği bazı durumlar da ise U.S.A. vb. bazı ülkelerde ve bu arada İzmir-Balçova'da yapıldığı gibi ''kuyuiçi eşanjör sistemi'' uygulanarak jeotermal akışkan yeryüzüne hiç çıkarılmaksızın termal enerjileri yeryüzüne aktarılabilir; veya çıkarılan jeotermal akışkan, kullanımı müteakip, Japonya, U.S.A. Fransa, vb. ülkelerde yapılageldiği gibi arazinin belirli yerlerine ve belirli derinliklerine yeniden zerk edilebilir yani ''reenjeksiyon'' yapılabilir.
Her ne kadar son olarak zikrettiğimiz çözüm önerileri biraz emekli ve masraflı görülürlerse de gene de , jeotermal akışkanların olumsuz sorunları, diğer enerji hammaddelerininkilere kıyasla çok daha kolay ve ucuz yöntemlerle giderilmiş olacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | August 16, 2014 |
Published in Issue | Year 1985 Volume: 5 Issue: 1-2 |