Diplomasi, uluslararası sistemdeki aktörlerin kullandığı temel dış politika araçları arasındadır. TransKafkasya’daki hegemonik geçmişi düşünüldüğünde diplomasi, Rusların sık kullandığı dış politika araçları arasında yer almamaktadır. Zira 19. yy’da Kaçar İranı ve Osmanlı İmparatorluğu’na üstünlük sağladıktan sonra Bölge’deki tek hegemon güç Rus Çarlığı olmuştur. Bolşevik Devrimi’nden sonraki beş yıl hariç, 150 yıldan fazla Bölge’deki tek hegemon güç olan Ruslar bu hakimiyetlerini Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin dağılmasından sonra kaybetmişlerdir. 1991 yılında hukuken bağımsız olan Trans-Kafkas cumhuriyetleri Türkiye ve İran gibi bölgesel güçlerin yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) gibi küresel aktörlerle ilişkilerini geliştirmişlerdir. Yakın
Çevresi’nde herhangi bir devletin güç kazanmasını istemeyen Rusya Federasyonu (RF) için “Yeni Büyük Oyun”un kaçınılmaz dinamiklerini tamamen engellemek mümkün olmasa da RF Bölge devletleri içindeki dondurulmuş sorunlar vasıtasıyla kontrolünü sürdürmeyi amaçlamış, sorunların çözümüne yönelik diplomatik süreçlerde yer almıştır. RF hem bölgesel ve bölge dışı güçlerle hem de Trans-Kafkas devletleriyle ilişkilerinde diplomasiyi realist çerçevede çıkarlarına olarak kullanmıştır. Çalışmamızda RF’nin Soğuk Savaş Sonrası Dönem’de Trans-Kafkasya’daki diplomatik manevraları ve dış politikasında diplomasiyi nasıl
kullandığı özellikle RF’nin Trans-Kafkasya devletleriyle ilişkileri bağlamında analiz edilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | International Relations |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2020 |
Submission Date | January 20, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 2 Issue: 1 |