Küp ve prizma, Roma mozaikleri içinde yer alan geometrik kompozisyonlar arasında sık görülen bileşenlerdendir. Çoğunlukla birçok döşemenin ikinci plandaki süslemesine ait serbest elementler olarak görülen bu desenler, mozaik frizlerinde ya da panellerinde kimi zaman diğer geometrik desenlerle beraber farklı kompozisyonları şekillendirmek için, kimi zaman özel bir motif ve tek bir tema olarak üniter ve/veya modüler paneller olarak da görülmektedir. Bu makale ikincisine odaklanacaktır.
Geometrik Tasarımlar, kataloğumuzda, üç boyutlu küpler veya “devrilme blokları” olan bu modüler bileşimler ve uzun küpler veya prizmalar, sırasıyla E3 ve E3A modellerini tanımlamaktadır. Bunların Roma Çağı Baeticası'nda önemli sayıdaki döşemede mevcut olmasına rağmen, Italica, Hispalis veya Carmo gibi köklü bir mozaik geleneğine sahip olanlarda görülmedikleri için yaygın olarak kullanıldıkları düşünülemez. Aksine, Astigi ve Corduba bu tasarımların görüldüğü mozaiklerin en çok tespit edildiği yerlerdir.
Bu makalede her iki modelin gelişim süreci de analiz edilecek ve bu kompozisyonların aktardıkları hareket duygusuna rağmen, kendi karakteristiklerine göre baskın ve sağlam olarak nasıl farklı etkiler yaratabileceği, göz- lemlendikleri açıya göre veya hafif bir renk değişimi ile nasıl farklı optik değişimler yarattıkları ele alınacaktır. Bu son özellik, tasarımın üç boyutlu bir etki ile ilgili ana özelliğine izin vermek için gereklidir.
The cube and the prism are frequent components of geometrical compositions featured in Roman mosaics. They can be found as free elements belonging to the secondary decoration of many pavements, or as part of friezes or mosaic panels, sometimes mixed with other geometrical figures to shape various compositions and sometimes used as exclusive motifs and single theme, forming unitary and/or modular panels. This paper will focus on the latter.
In our catalogue of Geometrical Designs, these modular compositions with three-dimensional cubes or “tumbl- ing blocks” and with elongated cubes or prisms define models E3 and E3A respectively. Even though these are present in a significant number of pavements in the Roman Baetica, we cannot assume their widespread use since they are so far absent from sit es with a well-established mosaic tradition, such as Italica, Hispalis or Carmo. In contrast, Astigi and Corduba are the cities where more pavements with these designs have been found.
In this paper we will also analyse the process of development of both models, and how these compositions, dominant and solid by their own characteristics despite the sense of movement they transmit, can produce diverse effects and create different optical perceptions by simply changing the point of view from which they are observed or with a slight colour change. This last aspect is essential to allow the design its main feature, which relates to a three-dimensional effect.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Archaeology |
Journal Section | Article |
Authors | |
Publication Date | November 30, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Issue: 11 |