Klasik dönem (mütekaddimûn) kelâmının dikkat çekici özelliklerinden biri “dakîku’l-kelâm” ya da “latîfu’l-kelâm” diye isimlendirilen fizik ve kozmolojiye dair felsefî konuların önemli bir yer tutmasıdır. Kelâmcıların fiziğe dair konulara ilgi duymaya başlama sebebi, İslâm dininin itikadî esaslarını diğer din ve düşünce sistemlerine karşı savunma ihtiyacı şeklinde açıklanmaktadır. Hâlbuki onların çalışmalarına yakından bakıldığında, kelâmcıların kullandıkları kavram ve teorilerin gelişmişliği, ayrıca bu türden konuları sadece karşıt düşünce gruplarıyla değil, birbirleriyle de tartışmaları, klasik dönemde kelâm ilminin bilim ve felsefe ile çok daha derin ve entegrasyona dayalı bir ilişki yaşadığını göstermektedir. Kelamcıların cisim, cevher, araz, hareket, uzay, zaman, nedensellik gibi felsefi ve bilimsel konularla meşgul olmaya başlamaları 2./8. yüzyılın ortalarına kadar uzanmakta ve oldukça zengin bir karakter arz etmektedir. Kelamcılar İslam düşüncesinde muhtemelen fiziğe dair konularla ilk defa uğraşan grup olmakla birlikte İslam bilim ve felsefe tarihi araştırmalarında kendilerine hak ettikleri önemin verildiği söylenemez. Kelâm kitaplarında fiziğe dair konuların genelde teolojik meselelerle birlikte ele alınması onların çalışmalarının daha çok apolojetik bir görünüm kazanmasına ve kelâm ilminin klasik dönemde bilim ve felsefeyle ilişkisinin sınırlı bir şekilde tasvir edilmesine neden olmaktadır. Bu durum İslam düşüncesinde bilimlerin erken dönemden itibaren nasıl ortaya çıkıp gelişim gösterdiğinin gerçekte olduğu gibi anlaşılmasına engel olmaktadır. Bu makale, klasik dönemde “dakîku’l-kelâm” diye isimlendirilen fizik ve kozmolojiye dair konuların kelâmda ne tür bir yeri ve rolü olduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda birinci bölümde klasik dönemde kelâm ilminin vahye dayalı “celîlü’l-kelâm” ile akla dayalı tartışmaları ihtiva eden “dakîkü’l-kelâm” olmak üzere iki temel kısma ayrıldığı ortaya konulacaktır. Bu ayrımda celil konular kelamcıların genel olarak üzerinde uzlaştıkları Allah’ın birliği, vahiy, nübüvvet ve ahiret inancı gibi teolojik konulara tekabül ederken, dakîk ya da latif başlıkları altında ele alınan konular ise daha çok fizik ve kozmolojiye dair felsefi ve bilimsel konulara karşılık gelmektedir. İkinci bölümde kelâmcıların fizik ve kozmolojiye dair konularla hangi ölçekte meşgul oldukları ve dakîku’l-kelâm başlığı altında daha çok ne tür meseleleri ele aldıkları konusu ele alınacaktır. Nihai olarak kelamcıların fizik ve kozmoloji meseleleriyle salt apolojetik amaçlarla ilgilendiği iddiasının temelsiz olduğu; aksine 9. ve 10. yüzyıllarda birçok kelamcının hareket, boşluk, cisim ve nedensellik gibi konularla birer hakikat arayıcı olarak ilgilendikleri sonucuna ulaştım. Bu yüzden kelamcıların, İslam düşüncesinde bilim ve felsefenin ortaya çıkış ve gelişimine ilişkin çalışmalarda daha fazla yer bulmaları gerekmektedir.
One of the important aspects of the classical kalām is that the philosophical topics related to physics and cosmology, namely daqīq or laṭīf al-kalām, have an important place in it. The reason for the involvement of the kalām scholars (mutakallimūn) in these kinds of issues is commonly regarded as an effort to defend Islamic beliefs against other religions and thought systems. However, when their studies are examined closely, the complexity of their concepts and theories, as well as the fact that they discussed these matters not only with opposing groups but also among themselves, show that kalām had a much deeper and integrated relationship with science and philosophy in the classical period. Their engagement with philosophical and scientific matters, such body (jism), substance/atom (jawhar), accident (ʿaraḍ), motion, space, time, and causality dates back to the mid-8th century and displays great diversity. Although the mutakallimūn probably were the first ones to deal with physics-related issues in Islamic thought, it cannot be said that they are given the importance they deserve in modern studies pertaining to the history of science and philosophy in Islamic thought. The fact that, in kalām works, physics-related questions were generally discussed along with theological matters has caused the scholarship of mutakallimūn to be regarded as an adjunct of apologetic discipline and has thereby led to a limited description of kalām’s relationship with science and philosophy in the classical period. This set of circumstances hinders a proper understanding of how science and philosophy emerged and evolved in Islamic thought. In the present article, I will attempt to present the place and role of physical topics, namely daqīq or laṭīf al-kalām, in classical kalām, between the 9th and 11th centuries. Firstly, I will show how the classical mutakallimūn divided kalām into two parts, namely ‘major’ (jalīl) matters, which are based on revelation, and ‘subtle’ (daqīq) or ‘obscure’ (laṭīf) matters, which mainly depend on reason. Matters surrounding jalīl al-kalām indicate the theological problems on which the mutakallimūn had a general agreement, such as God’s oneness, revelation, prophethood, and eschatology. Questions discussed under the category of daqīq or laṭīf al-kalām mostly correspond to philosophical and scientific issues concerning epistemology, physics, and cosmology. Secondly, I will examine to what extent the mutakallimūn dealt with physical sciences and what kind of topics were primarily discussed in the field of daqīq or laṭīf al-kalām. The upshot of this will be that the claim that the mutakallimūn were interested in physics and cosmology merely for apologetic purposes is unsound; rather, in the 9th and 10th centuries, many Muslim theologians also concerned themselves with issues such as motion, void, body, and causality as truth seekers. That being the case, the mutakallimūn should be taken into consideration in studies related to the emergence and rise of science and philosophy in Islamic thought.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Translations |
Translators | |
Publication Date | December 31, 2021 |
Submission Date | October 31, 2021 |
Acceptance Date | December 31, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 19 Issue: 3 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.