Research Article
BibTex RIS Cite

Is Inferential Knowledge Necessarily Knowable? Abū’l-Qāsim al-Balkhī’s Approach and Its Critique by the Basran Muʿtazilites

Year 2025, Volume: 23 Issue: 1, 49 - 70, 30.06.2025
https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1676371

Abstract

The view advanced by Abū al-Qāsim al-Balkhī al-Kaʿbī—that what is known necessarily must necessarily be known as such, and what is known inferentially must be known inferentially—sparked a significant debate in Muʿtazilī religious epistemology, particularly concerning the universality of human modes of cognition. Representatives of the Basran Muʿtazilite tradition, such as Qāḍī ʿAbd al-Jabbār, Abū Rashīd al-Nīsābūrī, and Ibn Mattawayh, sought to refute the validity of Balkhī’s thesis. According to them, this thesis gives rise to two distinct problems: one epistemological, the other theological. The epistemological issue lies in the assertion that something necessarily known cannot also be known inferentially, and conversely, that something known inferentially cannot be known necessarily. The Basran Muʿtazilites challenged this claim by arguing that many things known necessarily can in fact be known through inference, and vice versa. For instance, one may come to know that Zayd is at home through direct observation (a form of necessary knowledge), but also by relying on the report of a reliable informant (an inferential route). Two cases can be identified where something necessarily known might not be known inferentially. The first concerns cases where we no longer infer what we already know, precisely because the knowledge is already established; inference is unnecessary in such situations. However, this does not mean that something necessarily known cannot be inferentially known—it merely reflects the fact that we do not seek inference for what is already known. Thus, the impossibility of inferential knowledge in these cases stems not from the necessary nature of the knowledge, but from the mere fact of its being already known. The second case concerns foundational knowledge that constitutes the very perfection of the intellect (kamāl al-ʿaql). This kind of knowledge cannot be reached through reasoning, for it is that which enables reasoning in the first place; without an already-formed intellect, the act of inference is inconceivable. Hence, the only case where Balkhī’s thesis—that what is necessarily known must be known necessarily—holds true is with respect to the necessary knowledge that constitutes the perfection of the intellect. On the other hand, the claim that what is inferentially known can only be known inferentially proves problematic when knowledge is understood as an act among those things subject to volition. As a human act, knowledge is either within our power or beyond it. Regardless, it certainly lies within the scope of divine power, for God’s omnipotence encompasses all things that can be actualized. Since knowledge is among such things, it falls under God’s power. Therefore, God is capable of creating inferential knowledge within us as necessary knowledge, which in turn implies that inferential knowledge can take on a necessary character. This leads directly to the theological problem inherent in Balkhī’s view: the implication that, just as God is known inferentially in this world, He would also be known inferentially in the hereafter. For the Basran Muʿtazilites, this consequence is unacceptable, as it would entail the continued applicability of moral responsibility (taklīf) in the afterlife—a realm that is not a domain of obligation. Thus, they held that knowledge of God in the hereafter cannot be inferential. Basran Muʿtazilites examined the nature of knowledge of God in the hereafter in light of the differing conditions of its inhabitants. They argued that, for the righteous, inferential knowledge would imply an undue burden of contemplation and reasoning, while for the damned, it would imply the possibility of reaching knowledge of God through reflection, thereby opening the door to hope for relief from punishment—an implication they sought to reject. This article investigates the theological and epistemological issues raised by Abū al-Qāsim al-Balkhī al-Kaʿbī’s view on the modes of divine knowledge, which gave rise to substantial debate among Muʿtazilite theologians. Within this framework, the paper will analyze, critique, and evaluate the responses of key Basran Muʿtazilite figures such as Qāḍī ʿAbd al-Jabbār, Abū Rashīd al-Nīsābūrī, and Ibn Mattawayh to Balkhī’s position.

References

  • Belhî, Ebü’l-Kāsım Abdullah b. Ahmed b. Mahmud el-Kâʿbî. ʿUyûnü’l-mesâil ve’l-cevâbât. thk. Hüseyin Hansu, Râcih Kürdî, Abdülhamid Kürdî. İstanbul: İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Kur’an Araştırmaları Merkezi, Amman: Darü’l-Feth, 2020/1442.
  • Büstî, Ebü’l-Kāsım. Kitâbü’l-bahs an edilleti’t-tefkîr ve’t-tefsîk. thk. Wilferd Madelung-Sabine Schmidtke. Tahran: Iran University Press, 2003.
  • Cüşemî, Hâkim. Şerhu’l-ʿuyûni’l-mesâil. thk. Faris O. Nofal. Moscow: Sadra, 2021.
  • Cüşemî, Hâkim. ʿUyûnü’l-mesâ’il fi’l-usûl. thk. Ramazan Yıldırım. Kahire: Dâru’l-ihsân, 2018.
  • Erzi, Mesut. Muʿtezile’de Varlık, Akıl ve Dil: Kādî Abdülcebbâr Özelinde Bir Analiz. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 2024.
  • İbn Metteveyh, Ebû Muhammed Hasan b. Ahmed b. Metteveyh en-Necrânî. et-Tezkire fi ahkâmi’l-cevâhir ve’l-aʿrâz. thk. Daniel Gimaret. 2 Cilt. Kahire: el-Maʿhedü’l-Fransi, 2009.
  • İbn Metteveyh, Kitâbü’l-Mecmuʿ fi’l-l-muhît bi’t-teklîf, thk. J. J. Houben. 3 Cilt. Beyrut: el-Matbaatü’l-Katolikiyye, 1965.
  • Kādî Abdülcebbâr. Şerhu’l-Usûli’l-hamse: Muʿtezile’nin Beş İlkesi (Muʿtezile’nin Beş Esasının Açılımı). nşr. ve çev. İlyas Çelebi. 2 Cilt. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2013.
  • Kādî Abdülcebbâr. Şerhu’l-Usûli’l-hamse. thk. Abdülkerim Osman. Kahire: Mektebetü Vehbe, 1996.
  • Koç, Zeynep Hümeyra. Ebu’l-Kāsım el-Belhî’de Bilgi. Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2003.
  • Nîsâbûrî, Ebû Reşîd es-Saîd b. Muhammed b. el-Mesâil fi’l-hilâf beyne’l-Basriyyîn ve’l-Bağdâdiyyîn. thk. Maʿn Ziyâde, Rıdvân es-Seyyid. Beyrut: Maʿhedü’l-İnmâi’l-Arabî, 1979.
  • Omari, Racha. The Theology of Abū l-Qāsim al-Balkhī/al-Kaʿbī (d. 319/931). Leiden: Brill. 2016.
  • Sarıkaya, Abdüssamet. Muʿtezile ve Bilgi: Ebü’l Kāsım el-Kaʿbî’nin Bilgi Anlayışı. İstanbul: Dönem Yayıncılık, 2022.
  • Şerhu Kitâbü’t-Tezkire fi ahkâmi'l-cevâhir ve’l-aʿrâz = An Anonymous Commentary on Kitâb al-Tadhkira. nşr. Sabine Schmidtke. Tahran: Müessese-i Pezuheşi Hikmet-i ve Felsefe-i İran, 1385/2006.

İstidlâlî Olarak Bilinen Zarûrî Olarak Bilinebilir mi? Ebü’l-Kāsım el-Belhî’nin Yaklaşımı ve Basra Muʿtezilîleri Tarafından Eleştirisi

Year 2025, Volume: 23 Issue: 1, 49 - 70, 30.06.2025
https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1676371

Abstract

Ebü’l-Kāsım el-Belhî el-Kaʿbî’nin insanın biliş tarzlarının evrenselliği düşüncesi bağlamında ileri sürdüğü zorunlu olarak bilinenin zorunlu, istidlâlî olarak bilinenin ise istidlâlî olarak bilineceği görüşü Muʿtezile dinî epistemolojisinde önemli bir tartışmaya yol açmıştır. Kādî Abdülcebbâr, Ebû Reşîd ve İbn Metteveyh gibi Basra Muʿtezilesi’nin temsilcilerine göre, Belhî’nin görüşünün biri epistemolojik diğeri teolojik iki sorunu bulunmaktadır. Bu görüşün epistemolojik sorunu zorunlu olarak bilinen bir şeyin istidlâlî olarak, istidlâlî olarak bilinen bir şeyin de zorunlu olarak bilinmesinin mümkün olmadığı şeklinde yanlış bir iddiaya dayanmasıdır. Basra Muʿtezilîleri zorunlu olarak bilinen şeylerden pek çoğunun istidlâl ile; istidlâlî olarak bilinenin şeylerin de zorunlu (ızdırârî) olarak bilinmesinin mümkün olduğunu göstererek bu iddiayı yanlışlarlar. Sözgelimi Zeyd’in evde olduğunu müşahede ederek yani zorunlu bilgiyle bilmek mümkün olduğu gibi doğru haber vericinin haber vermesiyle yani istidlâl yoluyla bilmek de mümkündür. Zorunlu olarak bilinen bir şeyin istidlâl ile bilinmeyeceği iki durumdan bahsedilebilir: Birincisi zorunlu olarak bildiğimiz bir şeyi, zaten bildiğimiz için artık istidlâl yapmamızın gerekmemesidir. Ancak bu olgusal gerçeklik, zorunlu olarak bilinenin sadece zorunlu olarak bilinmesini gerektirmemektedir. Bu nedenle zorunlu olarak bilinen bir şeyin istidlâlî olarak bilinmemesinin sebebi, onun zorunlu olarak bilinmesinden değil, salt bilinmesinden kaynaklanmaktadır. İkincisi zorunlu olarak bilinenler kapsamında aklın yetkinliğini (kemâlü’l-akl) oluşturan bilgiler de yer almaktadır. Bu türden bilgilerin akıl yürütmeyle elde edilmesi ise mümkün değildir. Çünkü bu bilgiler zaten aklı oluşturmakta ve henüz akıl oluşmamışken akıl yürütme etkinliğinden bahsetmemiz mümkün olmamaktadır. Bu nedenle Belhî’nin zorunlu olarak bilinenin sadece zorunlu olarak bilineceği önermesinin doğru olduğu tek yer aklın yetkinliğini oluşturan zorunlu bilgilerdir. Öte yandan istidlâlî olarak bilinenin sadece istidlâlî olarak bilineceği önermesi bilginin bir fiil olarak güç yetirilen şeyler cinsinden olduğunu düşündüğümüzde yanlış olmaktadır. Zira bir eylem olarak bilgi ya bizim gücümüzü aşıyordur ya da aşmıyordur. İster bizim gücümüzü aşsın ister aşmasın her iki durumda da bilgi zâtıyla kādir olan Tanrı’nın gücü dahilindedir. Çünkü zâtıyla kādir olmak güç yetirilebilen şeylerin tamamını kuşatmaktadır. Bilgi de güç yetirilen şeyler cinsindendir. Dolayısıyla bilgi Tanrı’nın kudreti kapsamında yer almaktadır. Bu ise Tanrı’nın istidlâlî bilgiyi bizde yaratmaya kādir olmasını, dolayısıyla bu bilginin karakterinin zorunlu olabileceğini göstermektedir. Tam da bu noktada Belhî’nin görüşünün teolojik açıdan sorunlu olan yönü, yani onun söz konusu ilkesinin sonucu olan Tanrı’nın tıpkı bu dünyada istidlâlî olarak bilindiği gibi âhirette de istidlâlî olarak bilinmesi sorunu karşımıza çıkmaktadır. Basra Muʿtezilîleri’ne göre Tanrı bilgisinin âhirette istidlâlî olduğunu söylemek teklifin âhirette de geçerli olmasına neden olmaktadır. Halbuki âhiret teklif yurdu değildir. Bu nedenle âhirette Tanrı’yı bilmek istidlâlî olamaz. Âhirette Tanrı bilgisinin türüne ilişkin tartışmayı âhiret ehli için ayrı ayrı değerlendiren Basra Muʿtezilîleri Tanrı’nın âhirette istidlâl yoluyla bilinmesinin Cennet ehli için nazar ve istidlâl kaynaklı meşakkati gerektireceğini; Cehennem ehli için ise nazar ve istidlâlle Tanrı bilgisine ulaşmanın azabın sona ermesini düşünmeye yol açacağını öne sürerek yanlışlamaya çalışmışlardır. İşte bu makalede Ebü’l-Kāsım el-Belhî el-Kaʿbî’nin Tanrı bilgisinin tarzına yönelik Muʿtezile kelâmcıları arasında tartışmalara neden olan görüşünün gündeme getirdiği söz konusu problemler ele alınacaktır. Bu çerçevede makalede Kādî Abdülcebbâr, Ebû Reşîd en-Nîsâbûrî ve İbn Metteveyh gibi Basra Muʿtezilesi kelâmcılarının Belhî’nin görüşlerine yönelik analiz, eleştiri ve değerlendirmeleri incelenecektir.

References

  • Belhî, Ebü’l-Kāsım Abdullah b. Ahmed b. Mahmud el-Kâʿbî. ʿUyûnü’l-mesâil ve’l-cevâbât. thk. Hüseyin Hansu, Râcih Kürdî, Abdülhamid Kürdî. İstanbul: İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Kur’an Araştırmaları Merkezi, Amman: Darü’l-Feth, 2020/1442.
  • Büstî, Ebü’l-Kāsım. Kitâbü’l-bahs an edilleti’t-tefkîr ve’t-tefsîk. thk. Wilferd Madelung-Sabine Schmidtke. Tahran: Iran University Press, 2003.
  • Cüşemî, Hâkim. Şerhu’l-ʿuyûni’l-mesâil. thk. Faris O. Nofal. Moscow: Sadra, 2021.
  • Cüşemî, Hâkim. ʿUyûnü’l-mesâ’il fi’l-usûl. thk. Ramazan Yıldırım. Kahire: Dâru’l-ihsân, 2018.
  • Erzi, Mesut. Muʿtezile’de Varlık, Akıl ve Dil: Kādî Abdülcebbâr Özelinde Bir Analiz. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 2024.
  • İbn Metteveyh, Ebû Muhammed Hasan b. Ahmed b. Metteveyh en-Necrânî. et-Tezkire fi ahkâmi’l-cevâhir ve’l-aʿrâz. thk. Daniel Gimaret. 2 Cilt. Kahire: el-Maʿhedü’l-Fransi, 2009.
  • İbn Metteveyh, Kitâbü’l-Mecmuʿ fi’l-l-muhît bi’t-teklîf, thk. J. J. Houben. 3 Cilt. Beyrut: el-Matbaatü’l-Katolikiyye, 1965.
  • Kādî Abdülcebbâr. Şerhu’l-Usûli’l-hamse: Muʿtezile’nin Beş İlkesi (Muʿtezile’nin Beş Esasının Açılımı). nşr. ve çev. İlyas Çelebi. 2 Cilt. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2013.
  • Kādî Abdülcebbâr. Şerhu’l-Usûli’l-hamse. thk. Abdülkerim Osman. Kahire: Mektebetü Vehbe, 1996.
  • Koç, Zeynep Hümeyra. Ebu’l-Kāsım el-Belhî’de Bilgi. Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2003.
  • Nîsâbûrî, Ebû Reşîd es-Saîd b. Muhammed b. el-Mesâil fi’l-hilâf beyne’l-Basriyyîn ve’l-Bağdâdiyyîn. thk. Maʿn Ziyâde, Rıdvân es-Seyyid. Beyrut: Maʿhedü’l-İnmâi’l-Arabî, 1979.
  • Omari, Racha. The Theology of Abū l-Qāsim al-Balkhī/al-Kaʿbī (d. 319/931). Leiden: Brill. 2016.
  • Sarıkaya, Abdüssamet. Muʿtezile ve Bilgi: Ebü’l Kāsım el-Kaʿbî’nin Bilgi Anlayışı. İstanbul: Dönem Yayıncılık, 2022.
  • Şerhu Kitâbü’t-Tezkire fi ahkâmi'l-cevâhir ve’l-aʿrâz = An Anonymous Commentary on Kitâb al-Tadhkira. nşr. Sabine Schmidtke. Tahran: Müessese-i Pezuheşi Hikmet-i ve Felsefe-i İran, 1385/2006.
There are 14 citations in total.

Details

Primary Language Turkish
Subjects Kalam
Journal Section Articles
Authors

Hayrettin Nebi Güdekli 0000-0003-1155-0916

Publication Date June 30, 2025
Submission Date April 14, 2025
Acceptance Date June 17, 2025
Published in Issue Year 2025 Volume: 23 Issue: 1

Cite

APA Güdekli, H. N. (2025). İstidlâlî Olarak Bilinen Zarûrî Olarak Bilinebilir mi? Ebü’l-Kāsım el-Belhî’nin Yaklaşımı ve Basra Muʿtezilîleri Tarafından Eleştirisi. Kader, 23(1), 49-70. https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1676371
AMA Güdekli HN. İstidlâlî Olarak Bilinen Zarûrî Olarak Bilinebilir mi? Ebü’l-Kāsım el-Belhî’nin Yaklaşımı ve Basra Muʿtezilîleri Tarafından Eleştirisi. Kader. June 2025;23(1):49-70. doi:10.18317/kaderdergi.1676371
Chicago Güdekli, Hayrettin Nebi. “İstidlâlî Olarak Bilinen Zarûrî Olarak Bilinebilir Mi? Ebü’l-Kāsım El-Belhî’nin Yaklaşımı Ve Basra Muʿtezilîleri Tarafından Eleştirisi”. Kader 23, no. 1 (June 2025): 49-70. https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1676371.
EndNote Güdekli HN (June 1, 2025) İstidlâlî Olarak Bilinen Zarûrî Olarak Bilinebilir mi? Ebü’l-Kāsım el-Belhî’nin Yaklaşımı ve Basra Muʿtezilîleri Tarafından Eleştirisi. Kader 23 1 49–70.
IEEE H. N. Güdekli, “İstidlâlî Olarak Bilinen Zarûrî Olarak Bilinebilir mi? Ebü’l-Kāsım el-Belhî’nin Yaklaşımı ve Basra Muʿtezilîleri Tarafından Eleştirisi”, Kader, vol. 23, no. 1, pp. 49–70, 2025, doi: 10.18317/kaderdergi.1676371.
ISNAD Güdekli, Hayrettin Nebi. “İstidlâlî Olarak Bilinen Zarûrî Olarak Bilinebilir Mi? Ebü’l-Kāsım El-Belhî’nin Yaklaşımı Ve Basra Muʿtezilîleri Tarafından Eleştirisi”. Kader 23/1 (June2025), 49-70. https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1676371.
JAMA Güdekli HN. İstidlâlî Olarak Bilinen Zarûrî Olarak Bilinebilir mi? Ebü’l-Kāsım el-Belhî’nin Yaklaşımı ve Basra Muʿtezilîleri Tarafından Eleştirisi. Kader. 2025;23:49–70.
MLA Güdekli, Hayrettin Nebi. “İstidlâlî Olarak Bilinen Zarûrî Olarak Bilinebilir Mi? Ebü’l-Kāsım El-Belhî’nin Yaklaşımı Ve Basra Muʿtezilîleri Tarafından Eleştirisi”. Kader, vol. 23, no. 1, 2025, pp. 49-70, doi:10.18317/kaderdergi.1676371.
Vancouver Güdekli HN. İstidlâlî Olarak Bilinen Zarûrî Olarak Bilinebilir mi? Ebü’l-Kāsım el-Belhî’nin Yaklaşımı ve Basra Muʿtezilîleri Tarafından Eleştirisi. Kader. 2025;23(1):49-70.