Abstract
Modern tarihyazımı Edirne’nin sosyo-mekânsal ve politik pozisyonunun 17. ve erken 18. yüzyıllarda en üst seviyeye ulaştığı konusunda fikir birliğine sahiptir. Bu dönemde, Osmanlı padişahları art arda kalıcı olarak Edirne’de ikamet ettiğinden, şehir adeta bir de facto başkent statüsü kazanmıştır. Osmanlı sultanlarının fiziki varlığı ve imparatorluk kurumları şehre 18. yüzyıl sonuna kadar mekansal ve demografik stabilite getirmişse de, Edirne 19. yüzyıl boyunca devam eden modern reformlar yoluyla ciddi değişikliklerin yaşandığı bir şehir halini almaya başlamıştır. İlaveten, yeni reformlar kent yönetimine gayrimüslimler dahil şehir sakinlerinin oransal katılımını da beraberinde getirmiştir. Osmanlı arşiv belgeleri ve Edirne şer’iyye sicillerinin temel kaynak olarak kullanıldığı bu çalışma, 19. yüzyılda gerçekleşen bu reformların Edirne gibi bir payitahtta kentsel yönetimi nasıl dönüştürdüğünü araştırmaktadır. Elinizdeki çalışma, 19. Yüzyıl Edirne’sinin, artık 18. yüzyılda kendine has kurumlarla daha otonom şekilde idare edilen payitahtıyla aynı olmadığı önerisinde bulunacaktır. Ne var ki, merkezileşme çabaların askeri, idari ve finansal meseleleri bir araya getirerek, vilayet, sancak ve kaza merkezi olan Edirne’nin Balkanlardaki önemli pozisyonunu etnik ve dini olarak daha katılımcı bir sistemin ihdas edildiği Tanzimat döneminde de muhafaza ettiği iddia edilecektir.