A flow of migration started from the underdeveloped countries including Turkey to the Western European countries which were developed and needed work force following World War II. Turkey signed official deals with Germany in 1961, Austria, Belgium and Holland in 1964, France in 1965 and Sweden in 1967. Turkey sent workers to those countries. This migration for the Turkish workers started to evolve from temporariness to permanence bringing their wives and children through family reunification starting from 1980s. In other words, the movement started with males in the first years and the foundations of Turkish migrant society which is endemic to its social structure and cultural entity were laid with the involvement of the women. The women who went to Europe through family reunification carried the oral culture and traditions of Anatolia with them. The settlement of family institution was consolidated through the women’s migration and a new society’s cultural network was formed in the context with visit culture. Our ashiks have a crucial role in the transmission of Turkish culture to the Turkish migrant society as well. They depicted the feelings, thoughts, matters and problems of our workers living in the Western Europe in their poems as cultural envoys. They struggled with their musical instruments and sayings not to make our citizens stuck between two cultures disconnect from their religious, national and cultural values by holding concerts in the western European countries. In this study, the roles of two complementary figures, namely women and ashiks, in transmission Turkish cultures and construction the Turkish migrant society were put forth.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin de aralarında bulunduğu az gelişmiş ülkelerden, gelişmiş ve işgücüne ihtiyaç duyan Batı Avrupa ülkelerine bir göç akımı başlamıştır. Türkiye, 1961’de Almanya, 1964’te Avusturya, Belçika ve Hollanda, 1965’te Fransa, 1967’de İsveç’le resmi anlaşma imzalayarak bu ülkelere işçi göndermiştir. 1980’li yıllardan itibaren aile birleşimi yoluyla Türkiye’deki eşini ve çocuklarını yaşadıkları ülkeye getiren Türk işçiler için bu göç, geçicilikten kalıcılığa dönüşmeye başlamış; başka bir ifadeyle ilk yıllarda erkek aktörlüğünde başlayan hareket, kadının göç sürecine dâhil olmasıyla birlikte doğal olarak kendine özgü bir toplumsal yapı ve kültürel anlamda göçmen Türk toplumunun temelini atmıştır. Aile birleşimi ile Avrupa’ya giden kadınlar beraberinde Anadolu’nun sözlü kültürünü ve geleneklerini de taşımışlardır. Kadın göçüyle, aile kurumunun bu ülkelerde yerleşmesi sağlamış, ziyaret kültü çerçevesinde yeni bir toplumun kültürel ağları örülmüştür. Türk kültürünün göçmen Türk toplumuna ulaştırılmasında kadınlar kadar âşıklarımızın da çok önemli rolü vardır. Kültür elçileri olarak Batı Avrupa’da yaşayan işçilerimizin duygularını, düşüncelerini, dertlerini ve sorunlarını şiirlerinde dile getiren âşıklarımız; Batı Avrupa ülkelerinde konserler vererek iki kültür arasında sıkışıp kalmış olan vatandaşlarımızın dini, milli ve kültürel değerlerinden kopmamaları için sazlarıyla ve sözleriyle mücadele etmişlerdir. Bu çalışmada; Türk kültürünün aktarılması ve göçmen Türk toplumun inşa edilmesi bakımdan birbirlerini tamamlayan iki önemli aktör olarak kadınların ve âşıkların rolleri ortaya konulmaya çalışılmıştır
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2015 |
Submission Date | February 13, 2016 |
Published in Issue | Year 2015 Volume: 5 Issue: 5 |