Sabahın
erken saatinde bulutlar dağılırken sinsi soğuk bir rüzgâr esiyordu. Ağaçların
altında kuru yapraklar birikmişti ve hala taze olan yapraklar zaman zaman
havada kavisler çizerek yere düşüyordu. Bir grup karga gürültü ve karmaşayla
belirsiz bir maksada doğru gidiyordu. Uzaktan köy evleri, birbirlerinin üzerine
dizilmiş kibrit kutularını andıran kapısız ve siyah pencereli geçici mevsimlik evler
gibi görünüyordu.
Gri
bıyık ve sakallı, diri ve canlı olan Hudadat sert
adımlar atıyor, damarlarında yeni, taze bir güç hissediyordu. Bakışları, ıslak
caddeye ve dümdüz uzayan ovaya yöneliyordu. Rüzgâr hafiften tenini okşarken, ağaçlar
ona dans ediyor gibi geliyordu. Kargalar
onun için mutluluk haberleri getiriyor, bütün
doğa ona ter-ü taze ve güler yüzlü görünüyordu. Koltuğunda dantel işlemeli
bohçayı sımsıkı tutuyor, gözleri parlıyordu. Her adım attığında, güçlü ayak bilekleri
bol ve siyah şalvarının altından görünüyordu. Elbisesi gök mavi ve külahı sarı
keçe idi.
Birincil Dil | Farsça |
---|---|
Bölüm | Çeviriler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 13 Şubat 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 2 |