Benedetto Croce’ye göre sezgi, tüm bilme tecrübemizin temelini oluşturması bakımından en önemli bilgi formudur. Hakiki sezgiyi; yani Tinsel olguyu daha alt seviyede bulunan pasiflikten veya başka bir deyişle Tin’den yoksun salt doğallıktan ayırt etmemizi sağlayan kesin dayanak, sezginin ifadeyle özdeş olmasıdır. Croce’nin felsefesine, estetik ve bilgi problemi bakımından özgün karakterini veren bu özdeşlik aynı zamanda bazı problemlere de yol açar. Croce her hakiki sezginin ifade edilmiş olmak şartıyla gerçek olduğunu, dolayısıyla sezgi ile ifadenin birbirinden ayrılamaz olduğunu ileri sürerken hem tek tek bireysel şeylerin hem zihnimizdeki imgelerin hem de ifadenin en mükemmel formu olması bakımından sanat eserinin de sezgi olduğunu belirtir. Ancak sezgi ve ifade özdeş, yani birbirinden ayrılamaz ise ifade edilebilir olması ve bilgi değeri bakımından bireysel bir olgu ile bir sanat eserinde ortaya çıkmış mükemmel bir ifade arasında nasıl bir fark gözetmemiz gerektiği, üzerinde durulması gereken bir noktadır. Bu makalede Croce’nin sezgi ve ifade kavramları söz konusu problem ekseninde ele alınarak, sanat eserinin neden diğer sezgi türleriyle aynı cinsten olmadığı ortaya konulacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 15, 2020 |
Submission Date | September 8, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 19 Issue: 2 |
e-ISSN: 2645-8950