Bu makale, artış gösteren şirket hareketliliklerinin Corporate Mobility , Avrupa Birliği’nin AB şirketlerle ilgili yasama faaliyetlerine nasıl bir etkisinin olduğunu incelemektedir. Daha açık ifade etmek gerekirse, basit bir sorunun cevabını arıyoruz: Avrupa Şirketler Hukuku AvrŞH Societas Europaea – ve Avrupa Adalet Divanı’nın AAD devrim niteliğindeki kararları sebebiyle hareketliliğin artması, hukukî düzenlemeler noktasında bir rekabete ve Avrupa’da Delaware benzeri bir üye ülkenin ortaya çıkmasına yol açmış mıdır? Şirketlerin hareketliliği iki şekilde olmaktadır: 1 ticari faaliyetine yeni başlayan şirketlerin hareketliliği incorporation mobility 2 hali hazırda kurulu olan, yerleşik şirketlerin hareketliliği ve bu surette yeniden kuruluş reincorporation mobility . Yeni kuruluş yoluyla hareketlilik açısından, Centros1 ve benzeri davalar, zaten tüzel kişiliği bulunan şirketlerin yabancı bir yargı alanında yeniden kuruluşuna imkân tanımaktadır. Pek çok girişimci bu yeni özgürlükten faydalanmaktadır. Ancak Almanya ve Hollanda’dan gelen son bilgiler zaman içerisinde bu şekilde meydana gelen yabancı şirket kuruluşlarının azalmakta olduğunu göstermektedir. Dahası, ekonomi açısından, Centros – temelli kuruluş hareketliliği oldukça önemsiz bir olgu olarak kalmıştır. Söz konusu aktörler sadece kuruluş giderlerini asgari seviyede tutma arayışındadırlar. Ulusal kanun koyucular da mevzuatlarını değiştirerek ve bu neviden maliyetlerin düşürülmesi yoluna giderek bu ihtiyaca cevap vermişlerdir. Fakat sonuç olarak kuruluş aşamasında cepten çıkan fiili maliyetin asgari seviyede tutulması amacı, şirket türü belirlemesinde tali bir etkendir. Bu husus, ulusal kanun koyucuları daha genelde kurumsal yönetim Corporate Governance ilkeleri doğrultusunda ve diğer konularda reform denilebilecek rekabetçi düzenlemeler yapmaya sevk etmemektedir. Yeniden kuruluş hareketliliğiyle ilgili olaraksa, bir üye ülkede bulunan şirket merkezinin başka bir üye devlet ülkesine taşınması söz konusudur ve AvrŞH bu kapıyı açmıştır, ancak, bu şirketler hukuku mevzuatının gelişimi açısından rekabet oluşturacak nitelikte bir teşvik edici olarak ortaya çıkmasına yeterli olmamıştır. Yeniden kuruluş şeklindeki hareketlilik, hali hazırda AB’de genel bir uygulama olmaktan uzaktır. Sonuç olarak, rekabetçi baskılar hala ulusal şirketler hukuku rejimlerinin temel yönetim kurallarında değişiklikler yapılmasını teşvik edememektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Translation |
Authors | |
Publication Date | October 1, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 2 Issue: 7 |