Yirminci
yüzyıl, yaşanan birtakım olay ve gelişmeler sebebiyle dünyanın farklı bir
mecraya girdiği dönemlerden biri olarak kabul edilir. Hiç şüphesiz bunda,
İkinci Dünya Savaşının patlak vermesi; sosyal, siyasal, ekonomik değişimler ile
teknoloji ve bilim alanındaki gelişmeler etkilidir. Maddî ve manevî birçok
değerin anlamını yitirdiği bu çağın bunalımını derinden duyumsayan
sanatçı, zamanla yarışır hale gelen insanın hızlı tüketim ihtiyacına
uygun olan küçürek öyküler aracılığıyla sesini duyurur ve bireyden
hareketle tüm insanlığın sorunlarına ışık tutmayı amaçlar. Dolayısıyla küçürek
öyküler, modern zamanın bozulmuşluğu ve yozlaşmışlığı
içerisine sıkışan sanatçının çığlığını barındırır.
Dünya
edebiyatında pek çok temsilcisi bulunan türün Türk edebiyatındaki en güçlü ismi
ise Ferit Edgü olur. Birçok türde eser kaleme alan sanatçının asıl
başarısı, küçürek öykülerinde göze çarpar. O, bireyi temel aldığı öykülerinde
evrensel izleklere yer vererek dünyanın ve yaşamın anlamını çözmeye çalışarak
varoluşçu bir çizgide ilerler. “Gece Bekçisi” isimli küçürek öyküsünde,
dünyaya ait herhangi bir değeri Bekçi; akıp giden zamanı ise konuşmayı okura
aktaran başkişiyle sembolize eder. Ölüme doğru yol aldığının farkındalığını
yaşayan bireyin yersiz yurtsuzluğuna, iki zıt karakteri karşı karşıya getirerek
vurgu yapar. Bu hiçbir yere/şeye tutunamama ve ölümlü olmanın bilinciyle hiçlik
duygusuna kapılan başkişinin şahsında modern insanın bunaltısını görüntüler.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | October 2, 2017 |
Submission Date | July 16, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 35 |