Compassion is one of the basic feelings making us humans. One of the most prominent facts with its functionality on emergence and development of this feeling and its positioning at the center of relationships is religion. Hence, for the sake of humanity, the religious doctrine has been trying to draw the lines of the life most suitable to human nature and to bloom “morality of compassion” in hearts, and has been encouraging its followers to be more merciful. Thus, in this study, we look for the answer to the question of whether the individuals with high piety are more merciful towards both themselves and ‘others’. In this study based on the hypothesis that especially individuals having inner motivation for religion would be more merciful, it is aimed to analyze the compassion level of individuals towards both themselves and others. In the research that has a quantitative approach, the questionnaire technique was used by the correlational survey model. In order to obtain the quantitative data, ‘Religious Orientation’, ‘Compassion’ and ‘Self-Compassion’ scales were used besides the personal information form. The research data pertains to the year 2021, and it was obtained through the internet-based survey (Google Forms) from August to December. In the study, 579 questionnaire forms filled by the sample group at the average age of 30 on a volunteer basis were evaluated. According to the research findings, it has been discovered that the score obtained by the sample group from the scales of religious orientation, self-compassion (=3,29), and compassion (=4,08) is above the average. According to these findings, it can be said that the participants handle their earthly affairs under the guidance of the religion, and they act responsibly towards praying to Allah by strongly feeling His existence. Also, according to the findings, the participants being sympathetic, kind, and caring towards both themselves and the others have a balanced perspective in agonizing circumstances, and they tend to see the failures as a natural result of being human. It can also be said that the participants who tend to be away from making hurtful criticism towards both themselves and others are restrained in self-criticism. On the other hand, it can be stated that the participants who tend to help people in need instead of ignoring them have an attitude of taking other people’s troubles away. One of the most important findings of this research is that there is a positive meaningful relationship between religious orientation and self-compassion (r=.224) and compassion (r=.324) (p<.000). According to this result supporting the basic hypothesis of the research, the more inner religious motivation level the participants have, the more self-compassion or compassion level they have. Thus, it is possible to mention that there is both a parallel and cyclical relationship between compassion and religious orientation including all the elements. Then, it can be stated that the development of religious attitude would be an effective factor in the emergence and development of positive emotional potentials such as compassion. When looking at the levels of religious orientation, self-compassion, and compassion in accordance with demographic variables, it can be said that married people, older people, and academicians have higher scores respectively than single ones, younger ones and the ones with other occupations; and that difference between them is meaningful. According to this result, it is possible to state that the feeling of compassion develops depending on both educational attainment and experiences in life. Besides, it is known that religion also has an important function in the development of this feeling which can be learned by living a life based on love as of childhood. Therefore, it is thought that developing theological compassion-based training programs and integrating them into the curriculum, and making practical projects on that would contribute to having a merciful generation. Because the appropriation of a value is possible with the continuous application of that value.
Merhamet, insana insanlık vasfını kazandıran en temel duygulardan biridir. Bu duygunun ortaya çıkıp gelişmesi ve ilişkilerin merkezine konumlanmasında işlevsel değeriyle ön plana çıkan en önemli olgulardan biri de dindir. Nitekim dinî öğreti, insanlığın iyiliği için fıtrata en uygun yaşamın sınırlarını çizmeye ve “merhamet ahlakı”nı yüreklere yerleştirmeye çalışmakta ve müntesiplerini daha merhametli olmaları konusunda teşvik etmektedir. Bu nedenle araştırmada samimi bir dinî bağlanma içerisinde olan bireylerin hem kendilerine karşı hem de ‘öteki’lere karşı daha mı merhametli oldukları sorusunun cevabı aranacaktır. Özellikle dine içsel olarak motive olan bireylerin daha merhametli olacakları varsayımına dayanılan bu araştırmada, bireylerin hem kendilerine hem de ötekilere karşı merhamet düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nicel bir yaklaşımla ele alınan araştırmada ilişkisel tarama yöntemine uygun olarak anket tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın nicel verilerini elde etmek için kişisel bilgi formunun yanı sıra ‘Dinî Yönelim’, ‘Merhamet’ ve ‘Öz-Anlayış’ ölçekleri kullanılmıştır. Araştırmanın verileri, 2021 yılına ait olup, Ağustos- Aralık ayları arasında internet tabanlı anket yoluyla (Google Forms) elde edilmiştir. Araştırmada, yaş ortalaması 30 olan çalışma grubunun gönüllülük esasına uygun olarak doldurduğu 579 anket formu değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularına göre çalışma grubunun hem dinî yönelim hem öz anlayış (=3,29) hem de merhamet (=4,08) ölçeklerinden aldıkları puan, ortanın üstünde bulgulanmıştır. Bu bulgulara göre katılımcıların dünyevi işlerinde dinin rehberliği doğrultusunda hareket ettikleri ve Allah’ın varlığını güçlü bir şekilde hissederek O’na ibadet etme noktasında hassas davrandıkları söylenebilir. Ayrıca araştırma bulgularına göre hem kendilerine hem de ötekilere karşı anlayışlı nazik ve ilgili olan katılımcılar, acı veren durumlarda dengeli bir bakış açısına sahip olup, başarısızlıkları insan olmanın doğal bir sonucu olarak değerlendirmeye meyyaldirler. Kendilerine ve ötekilere karşı yıkıcı eleştiriden uzak olma eğiliminde olan katılımcıların öz eleştiri noktasında da kontrollü oldukları söylenebilir. Yine araştırma bulgularına göre zor durumda olan insanlara karşı ilgisiz kalmak yerine yardım etme eğilimi gösteren katılımcıların, insanların sıkıntılarını gidermeye yönelik bir tutum içinde olduklarını söylemek mümkündür. Araştırmanın en önemli bulgularından biri, dinî yönelim ile öz-anlayış (r=.224) ve merhamet (r=.324) arasında yüksek olmasa da pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğunun tespit edilmiş olmasıdır (p<.000). Araştırmanın temel hipotezini de destekleyen bu sonuca göre katılımcıların içsel dinî motivasyon düzeyi arttıkça öz anlayış ya da merhamet düzeyinde de bir artış olmaktadır. O halde tüm unsurlarıyla birlikte merhamet ile dinî yönelim arasında döngüsel bir ilişkinin varlığından bahsetmek mümkündür. Bu durumda dinî duygu ve düşüncenin geliştirilmesinin, merhamet gibi olumlu duygu potansiyellerinin açığa çıkıp gelişmesinde etkili bir faktör olacağı söylenebilir. Demografik değişkenlere göre dinî yönelim, öz-anlayış ve merhamet düzeylerine bakıldığında evli olanların bekarlara, yaşı en üst kategoride olanların daha alt kategoride olanlara, akademisyenlerin diğer meslek gruplarında olan katılımcılara göre daha yüksek puan aldıkları ve aradaki farklılığın anlamlılık düzeyine ulaştığı görülmektedir. Bu sonuca göre merhamet duygusunun hem eğitim düzeyine hem de yaşamsal tecrübelere bağlı olarak geliştiğini söylemek mümkündür. Ayrıca küçüklükten itibaren sevgi temelli bir aile ortamında hayata dokunarak öğrenilebilecek olan bu duygunun gelişmesinde dinin de önemli bir işleve sahip olduğu bilinmektedir. Bu nedenle dinî içeriğe sahip merhamet eğitimi programlarının geliştirilip müfredata entegre edilmesinin ve bu yönde uygulamalı projeler geliştirilmesinin merhametli bir neslin yetişmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Çünkü bir değerin bünyeye mal edilmesi o değerin sürekli olarak uygulanmasıyla mümkündür.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2022 |
Submission Date | March 23, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |