The Tanzimat process, which is one of the important crossroads of westernization, also forms the basis for the enlightened profile to present itself with its literary identity. The crisis of the values that have been passed down from generation to generation for centuries has spread to the field of literature, and the confusion of the Tanzimat intellectual has made the understanding of literature, especially poetry, ambiguous. This ambiguity stems from the fact that one of the means of domination of the West on the East is literature. Tanzimat intellectuals will not be able to give up traditional poetry easily while turning towards French poetry, which he sees as new, modern and contemporary. While loading new epistemic areas from the West, an area of resistance is formed that will protect its own concepts from tradition. While all these are happening, embracing Western values emerges with a certain level of positivist reflex, and defending tradition manifests itself with the reflex of mysticism at its opposite end. While the concepts of Islamic thought are dispersed through the poetry tradition, the existence of this situation in the Tanzimat intellectual opens the door to new concepts in accordance with the modern way of thinking. When we come to the Republic period, this situation appears as a problem of returning to its source. The intellectual who has problems with the data of modernity tends again to existential values. Another important poet who experienced a separation in the context of mystical orientation with the intellectual class of the Republic period, when the westernization that started with the Tanzimat turned into the dominant element in all areas of life, is Fazıl Hüsnü Dağlarca. Basic themes belonging to the imagery world of Fazıl Hüsnü poetry; the references of his poetry in the mystical background will allow comparison with some philosophical texts and references.
Fazıl Hüsnü Dağlarca Mystic Tanzimat Çocuk ve Allah Existential
Batılılaşmanın önemli kavşak noktalarından biri olan Tanzimat süreci aydın profilin edebiyatçı kimliğiyle kendini sunmasının da zeminini oluşturur. Yüzyıllardır nesilden nesle aktarılan değerlerin yaşadığı kriz, edebiyat sahasına da sirayet etmiş, Tanzimat aydınındaki zihin bulanıklığı başta şiir olmak üzere edebiyat anlayışını da müphemleştirmiştir. Söz konusu müphemlik Batı’nın Doğu üzerindeki tahakküm araçlarından birinin edebiyat oluşundan kaynaklanır. Tanzimat aydını yeni, modern ve çağdaş gördüğü Fransız şiirine yönelirken geleneksel şiirden kolay vazgeçemeyecektir. Batı’dan yeni epistemik alan yüklemeleri yapılırken gelenekten de kendi kavramlarını koruyacak bir direnç alanı oluşur. Bütün bunlar yaşanırken Batı’ya özgü değerleri sahiplenmek belli düzeyde pozitivist bir refleksle ortaya çıkar, geleneği savunmak da onun karşı ucunda yer alan mistisizme sığınma refleksiyle kendini gösterir. İslâmî düşünceye ait kavramlar şiir geleneği üzerinden dağılırken Tanzimat aydınında bu durumun varlığı modern düşünüş tarzına uygun yeni kavramların kapısını aralar. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde bu durum, kaynağına dönüş problemi olarak karşımıza çıkar. Modernitenin verileriyle problem yaşayan aydın, varoluşsal değerlere tekrar yönelim gösterir.
Tanzimat’la başlayan batılılaşmanın hayatın her alanında başat ögeye dönüştüğü Cumhuriyet döneminin aydın sınıfıyla, mistik yönelim bağlamında ayrışma yaşayan önemli bir şair de Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır. Fazıl Hüsnü şiirinin imge dünyasına ait temel izlekler; onun şiirinin mistik arka plandaki gönderimleri, bir takım felsefî metinler ve referanslarla karşılaştırma olanağı sunacaktır.
Fazıl Hüsnü Dağlarca mistik Tanzimat Çocuk ve Allah Varoluşsal
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 17 Sayı: 2 |
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi ULAKBİM-TR Dizin tarafından dizinlenen hakemli ve bilimsel bir dergidir.