İnsanın içerisinde bulunduğu mekân, onun yaşam biçimiyle doğrudan bağlantılıdır. Yaşam biçimi, insanın 2,5 milyon yıl önce ortaya çıktığı ilk zamanlardan, yaklaşık 10 bin yıl önce besin üretiminin ve yerleşikliğin başladığı Neolitik çağa kadar, tek düze bir ilerleme kaydetmiştir. Paleolitik çağ da geçimin avcılık ve toplayıcılıkla sağlanması, hareketli bir yaşam biçimi sürdürülmesini zorunlu kılmıştır. Mevsimsel döngüler ve hayvan sürülerinin hareketliliklerine göre bir pozisyon alan avcı-toplayıcıların belirli bir bölgede yahut toprak parçası üzerinde kalmalarına imkân yoktur. Bu durum avcı-toplayıcı grupların içinde yaşadığı mekânla olan ilişkisinin en belirleyici faktörüdür. Bir geçiş evresi olan epi-paleolitik dönemde, iklim değişikliği, sıcaklık seviyesindeki artışa ve toprağın yumuşamasına etki etmiş ve böylelikle doğanın dönüşümüne paralel olarak insanın yaşam biçimi de yeni bir boyut kazanmıştır. Neolitik çağda yabani bitkilerin ve daha sonra da hayvanların evcilleştirilmesi, asalak bir yaşam biçiminin terk edilmesine vesile olmuştur. Toprağın ekilip biçilmesi ve hayvan yetiştiriciliğiyle üretim anlamında bir istikrar yakalanmıştır. Toprağa bağlı olarak bu durum hareketli bir yaşam biçiminden durağan bir yaşam biçimine geçişi temsil etmektedir. Besinlerin üretilebilir ve biriktirebilir olması mülkleşmeye, yeni üretim araçlarının ortaya çıkışına ve kalabalık nüfusları beslemeye olanak tanımıştır. İnsan hayatındaki bu önemli değişiklikleri, onun içinde yaşadığı mekânla olan ilişkisi bağlamında ele aldığımız çalışmamızda, her iki yaşam biçimi arasında meydana gelen yenilikler, gelişmeler değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Antropoloji |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 18 Sayı: 2 |
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi ULAKBİM-TR Dizin tarafından dizinlenen hakemli ve bilimsel bir dergidir.