There have been multiple perspectives
on the phenomenon of migration from the past until the present. When migration
studies in general are analyzed, it is observed that most of them do not take
gender into consideration and male experiences placed in the center are
generalized to the other men and women who have migration experiences, as well.
As a consequence, the phenomenon of migration is discussed without a gender
lens.; It is overlooked by many migration studies that each individual may be
affected differently from migration processes in terms of one’s gender,
socio-economic status, cultural characteristics, ethnic and religious identity.
Based on this reality, this study discusses internal migration movement from
rural to urban areas in the context of the feminine experience of women who
enter the labor force through migration. The concept of experience emphasizes
some women’s experiences at the cost of making the rest as secondary, which
establishes a relationship of power. The rest is often invisible in the
knowledge production processes as the former’s experiences dominate the field.
In this study, discourses on the concept of experience are used for knowledge
production. In this qualitative study, in-depth interviews were conducted with
8 women. As a result of the research, it can be stated that participants have
defined and objectified women in the context of traditional roles and tasks and
they constructed feminine experience via those definitions. Therefore, this
situation leads to the fact that experience is also objectified.
Internal Migration Experience Femininity Experience Objectifying Femininity Experience
Geçmişten günümüze kadar göç olgusu, nedenleri ve sonuçları
itibarıyla pek çok farklı perspektiften ele alınmıştır. Göç üzerine yapılan
çalışmalar genel olarak incelendiğinde ise pek çoğunda toplumsal cinsiyet ile
ilgili bir ayrıma gidilmediği dikkat çekmektedir. Dolayısıyla merkeze konulan
erkeklerin deneyimleri, göç sürecini yaşayan diğer erkeklere ve kadınlara
genellenmekte ve göç olgusu, cinsiyet kimliğinden bağımsız bir şekilde ele
alınamamaktadır. Yine göç çalışmalarının çoğunda; cinsiyet, sosyo-ekonomik
durum, kültürel özellikler, etnik ve dinî kimlik bağlamlarında, her bir bireyin
göç sürecinden farklı etkilenebileceği de gözden kaçırılmaktadır. Bu gerçeklikten hareketle yapılmış olan bu çalışmada,
kırdan kente yapılan iç göç hareketi; göç süreciyle iş hayatına giren
kadınların ‘kadınlık deneyimleri’ bağlamında
ele alınmıştır. Diğer yandan literatürdeki ‘deneyim’ kavramı,
bazı kadınların deneyimlerini ön plana çıkarırken bazı kadınların deneyimlerini
ikinci plana itmektedir. Dolayısıyla bilgi üretimi noktasında, çoğu zaman
görünmeyen bir iktidar ilişkisi kurulmakta ve ‘baskın’ olan
kadınlık deneyimleri diğer kadınlara genellenerek onların bilgisini
üretmektedir. Bu gerçeklikten hareketle kavramın içi, alan araştırması
süresince görüşme yapılan kadınların söylemleri dolayımıyla doldurulmuş ve ele
alınan deneyim kavramı çalışmada, bilgi üretimi noktasında kullanılmıştır.Nitel
araştırmanın benimsendiği bu çalışmada, 8 kadın ile derinlemesine görüşmeler
yapılmıştır. Araştırma sonucunda ise görüşme yapılan kadınların geleneksel rol
ve görevler bağlamında kadını tanımlayarak nesneleştirdiklerini ve
nesneleştirdikleri ‘kadın’ tanımı
çerçevesinde ‘kadınlık deneyiminin’ içini
doldurduklarını söylemek mümkündür. Dolayısıyla bu durum bizi deneyimin de
nesneleştiği/şeyleştiği gerçeği ile karşı karşıya getirmektedir.
İç Göç Deneyim Kadınlık Deneyimi Nesnelleşen/Şeyleşen Kadnılık Deneyimi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2019 |
Gönderilme Tarihi | 4 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 2 Sayı: 2 |
Dergide yayımlanan tüm çalışmalar, kamu ve tüzel kişilerce, gerekli atıflar verilmek koşuluyla kullanıma açık olup dergide yayımlanmış çalışmaların tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.