Heteroseksist
cinsiyet rejiminin temel öğretilerinden biri olan namus kavramı; kadınların ve
erkeklerin beden ve iktidar pratiklerinin kurgulanmasında son derece etkili bir
toplumsal ve politik araçtır. Bilginin tarafsız olmadığı, aksine ataerkil
öğretilerle toplumsal olarak inşa edilmiş ve iktidar ilişkilerine gömülü olan
yapısı dikkate alındığında; bilgiyi “bağlamsallığı” ve “konumsallığı” ile
tartışmak feminist eleştirel çalışmalar için önemli olmuştur. Bu çalışma;
“bilen” ve “eyleyen özneler” olarak araştırmaya katılan üniversite
öğrencilerinin namus ve beden pratiklerini, toplumsal cinsiyet ve iktidar
ilişkisi ekseninde irdelemeyi amaçlamıştır. Çalışmada, hegemonik anlatılarda
fiziksel şiddet ve kadın cinayetleri ile ilişkilendirilen namus kavramının, aynı
zamanda “gizil” bir şiddet söylemine işaret ettiği; bedeni, cinselliği ve
kadının ilişkilenme biçimlerini de içine dâhil edecek şekilde bir hakikat
yasasına dönüştüğü iddia edilmiştir. İktidar, söylem üretme gücünü kullanarak
bütüncül bir özne anlayışının aksine yeni öznellikler yaratır. Ezme ve ezilme
dikotomisinin keskinliği içinde anlaşılamayacak bu yeni öznellikler araştırma
kapsamında; “sosyal inşa” kuramının kuramsal çerçevesinden yararlanılarak
“biyo-iktidar” ve “ataerkil pazarlık” kavramları ile tartışılmıştır. Bu
tartışma sonucunda ise eril tahakkümün kadın bedenine yansımaları olarak kabul
edilen namus söylemlerinin, yeni öznellikler ve toplumsal pratikler
aracılığıyla yeniden üretildiği ve namus kavramına içkin cinsiyetçi özün
sarsılmadığı ortaya çıkmıştır. Namusun -dışarıdan bir baskı aracına gerek
duymadan- kadının duygularını, bedenini ve cinselliğini özkontrol mekanizmaları
aracılığıyla sınırlandıran ve geleneksellikten arındırılmış bir çerçevede
yeniden üretilen yapısına nüfuz eden bu çalışmada; kendiliğin bireysel
isteklerle kurgulandığı bu süreç, rızanın inşası bağlamında tartışılmıştır.
The concept of namus which is one of the fundamental
principles of the heterosexist gender regime is an effective social and
political tool to construct women’s and men’s bodily practices and dynamics of
power. Upon considering that knowledge is not objective but socially
constructed and embedded in power dynamics, analyzing knowledge with its
situatedness and contextuality is of significant importance for critical
feminist studies. This study aims to explore bodily practices related to namus
within the context of gender and power with the help of university students regarded
as knowing and acting subjects in the research. It is claimed that namus
identified with physical violence and femicide in hegemonic narratives could
indicate a refined discourse of violence and turn into a truth regime including
women’s body, sexuality, and social relations, as well. Employing its capacity
to develop discourses, the power constructs new subjects contrary to a monolith
subject. These new subjects- which cannot be easily understood in terms of
domination and subjection alone- are discussed within the context of social
construction, bio-power, and patriarchal bargaining. It is concluded that
discourses of namus which are the impacts of masculine domination over women’s
body are reproduced through new subjects and social practices. Furthermore, the
core element of sexism inherent to namus is not abated. Namus is reproduced
within a new discursive context which requires female self-control to confine
women’s emotions, body, and sexuality rather than such traditionally labeled
external factors as social or family pressure. These practices of the self are
discussed through manufacturing consent.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2019 |
Gönderilme Tarihi | 5 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 2 Sayı: 2 |
Dergide yayımlanan tüm çalışmalar, kamu ve tüzel kişilerce, gerekli atıflar verilmek koşuluyla kullanıma açık olup dergide yayımlanmış çalışmaların tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.