Objective: To assess intensive care physicians’ attitudes about the importance of various factors in decisions to use intensive care in Turkey according to distributive justice. Methods: The study was conducted between 2004 and 2006 in two medical congresses in Turkey and via e-mail. A-self-administered questionnaire was presented to the intensive care physicians and they asked to make admission/discharge decisions for 13 cases, and to ascribe importance to 20 criteria. The relationship between characteristics of physicians and their decisions was analyzed by chi-square test and p<0.05 was
Amaç: Türkiye’de yoğun bakım hekimlerinin yoğun bakıma kabul / taburcu kararları ve bu kararlarda dikkate aldıkları ölçütleri dağıtıcı adalet açısından değerlendirmektir. Yöntem: Bu çalışma 2004–2006 yıllarında 2 ulusal kongrede ve e-posta grubunda anket formuyla yürütüldü. Anket formu yoğun bakıma kabul/taburcu kararı verilmesi beklenen 13 varsayımsal olgu ile öneminin değerlendirilmesi istenen 20 ölçüt içeriyordu. Yanıtlar ile yoğun bakım hekimlerinin kişisel ve mesleki özellikleri arasındaki ilişki Ki-Kare testi ile değerlendirildi, p<0,05 anlamlı kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya katılan 228 hekimin %83’ü yoğun bakıma kabul taburcu karar sürecine katıldığını, %76’sı kaynakların sınırlılığı nedeniyle triyaj kararı verdiğini bildirdi. Kabul kararlarında hekimlerin %69’u tedavileri reddeden yaşayan dileği bulunan hastayı, %46’sı (metastatik akciğer kanseri hastalarından önce) kronik bitkisel hayattaki hastayı kabul ettiğini belirttiler. Taburcu kararlarında genel eğilim yoğun bakımdan yarar görebilecek bir başkası için mevcut hastaları taburcu etmemekti. En fazla taburcu kararı (%41) aort anevrizması ameliyatı geçirmiş olan hasta ve beyin ölümü olan çocuk (%40) içindi. Hekimlerin kabul/taburcu kararlarında en fazla tıbbi fayda, daha sonra tedavinin aileye ve topluma maliyetini önemsediği görüldü. Ayrımcılığa neden olabilecek ölçütlerin de belirli ölçüde önemsendiği tespit edildi. Karar ve tercihlerde hekimlerin kişisel ve mesleki özelliklerinin etkisi gözlendi. Sonuç: Yoğun bakımda hasta özerkliğinin göz ardı edilebileceği, kaynak sınırlılığı arttıkça riskli çözümler ve kabul edilemez ölçütlerin kullanılabileceği, hastanın sosyal değeri, mevcut hastalığı gibi nedenlerle ayrımcılık yapılabileceği, kararların yalnızca mesleki özelliklerden değil aynı zamanda sosyo-demografik özelliklerden de etkilenerek bilinçsiz süreçlerle önyargılı kararlar verilebileceği sonucuna varılmıştır. Kaynakların adil paylaştırılmasına yardımcı olabilecek öneriler sunulmuştur
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | August 1, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Volume: 5 Issue: 2 |