İslâmî edebiyatta Allâhü Teâlâ’nın zâtından sonra en çok sevilen isim şüphesiz dinin son temsilcisi Hz. Peygamber gelmektedir. O’nun doğumu, nübüvveti, nübüvveti esnasında yaşanılan İlâhî hâdise ve vak‘alar, gazâları gibi mübarek hayatının önemli kısımlarını teşkil eden bazı dönüm noktaları olmuştur. Bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya oradan Sidretü’l-müntehâ’ya yaptığı yolculuğu ihtiva eden Mi‘râc olayı da bunlardan birisidir. Bu olay, Türk-İslâm medeniyetine mensup şair ve yazarlar tarafından yazıya dökülmüş, birbirinden kıymetli, eşsiz edebî metinler telif edilmiştir. Bu ilgiye mazhar olmuş şairlerden biri de Akkirmanlı Nakşî Ali Efendi’dir.
XVII. asrın Tekke-Tasavvuf edebiyatı, şair ve nasirlerinden Nakşî Ali Akkirmânî (ö. 1065/1655), üçü manzum biri mensur olmak üzere dört eser kaleme almıştır. Bu eserlerden mensur olanı Esrâr-nâme’de akıl, fikir, ruh ve kalbin faziletleri, seyr ü sülûk kavramının mahiyeti, insan-ı kâmil olmanın yolları, zâhir ve bâtın ilimlerini öğrenmenin hikmetleri gibi pek çok dinî-tasavvufî konuya yer vermiştir. Yazarın söz konusu eserinin başında bir, sonunda ise iki adet mi‘râciyye manzumesi vardır. Manzumelerden ikisi Nakşî Ali Efendi’ye, diğeri ise müstensihe aittir. Her üç mi‘râciyye de sade bir üslûpla kaleme alınmış olup cennet tasvirleri, Hz. Peygamber’in o gece gökyüzüne çıkması, karşılaştığı durumlar ve sonrasında yaşadıklarını konu edinmektedir. Bu yazıda Nakşî Ali Efendi’nin şahsiyetiyle beraber bahis konusu edilen üç mi‘râciyye manzumesi ayrıntılı olarak tanıtılmaya çalışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | November 13, 2020 |
Submission Date | June 25, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 6 Issue: 4 |