Ceza muhakemesinin, sanık ve fiil olmak üzere iki temel unsuru bulunmaktadır. Yargılamadaki bütün ispat faaliyeti de temelde suç sayılan fiilin işlenip işlenmediğine ve işlenmiş ise sanığın bu suçu işleyip işlenmediğine odaklanmaktadır. Yargılama sonunda verilen hüküm de temelde bu iki hususa ilişkin olarak kurulmaktadır. Ceza muhakemesi açısından bu iki temel unsur birbirine bağlı olduğundan bir bütünün parçaları gibidir.
Tek sanığın tek bir eylem nedeniyle yargılandığı dava bakımından hüküm, yargılama konusu fiil ve sanık bakımından bütün olduğundan, hükmün bölünmezliği ilkesi uyarınca hükmün kısmen kanun yoluna götürülebilmesi mümkün değildir. Ancak bu bütünün dışında kalan yargılamaya ilişkin hususların (örneğin, harç veya vekalet ücreti vs.) kısmen kanun yoluna götürülebilmesi mümkündür.
Sanık sayısının ve yargılama konusu suç sayısının birden fazla olduğu hallerde ise gerçekte birbirinden bağımsız ceza davaları mevcuttur. Ancak yargılamaya ilişkin bazı yararları sebebiyle bu ceza davaları birlikte görülmektedir. Bağlantılı ceza davalarının birlikte görülmesi halinde dahi, kurulan hüküm gerçekte her sanık ve her suç yönünden ayrı ve bağımsız birden fazla hüküm içermektedir. Bu sebeple, mahiyeti itibariyle bağımsız hükümler mevcut olduğundan, herhangi bir sanık veya herhangi bir suç yönünden kurulan hükmün diğerlerinden bağımsız bir şekilde kısmen kesinleşmesi mümkündür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 26 Sayı: 2 |