Bu çalışma Hicrî beşinci yüzyılın sonlarından 1344/1926 yılına dek sekiz buçuk yüzyılı aşkın bir süre kesintisiz bir şekilde yürürlükte kalmış olan Mescid-i Ḥaram’da farklı cemaatler halinde namaz kılma uygulamasını, uygulamanın ortaya çıkışı, tarihi gelişimi ve konuyla ilgili fıkhî tartışmalar çerçevesinde incelemektedir. Çalışmada tarihi süreç, fıkhî tartışmaları anlamaya yardımcı olacak bir çerçevede Osmanlı Hicaz hakimiyetinin ilk iki yüzyılını içine alacak şekilde 11./17. yüzyıl sonlarına kadar takip edilmiştir. Bu bağlamda uygulamanın varlığını gösteren en erken kayıtlar, benzer şekilde uygulamanın tarihi boyunca ortaya çıkan bazı değişiklikler kaynakların imkân verdiği ölçüde siyasi bağlamla ilişkilendirilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Konunun fıkhî boyutu iki başlıkta ele alınmıştır. Bu başlıklardan ilkinde önce uygulamayı eleştirenlerin çokça atıfta bulunduğu ve benzer bir uygulamanın daha önce ortaya çıkmasına engel olduğu düşünülebilecek vakit namazının cemaatle eda edildiği bir mescitte aynı namazın ikinci bir cemaatle kılınmasının hükmüyle ilgili tartışmalar ele alınmıştır. Ardından, uygulamanın ortaya çıkışının fıkhî zeminini hazırladığı düşünülebilecek, dönemin hâkim fıkıh öğretisinde farklı mezhepten bir imama tabi olarak namaz kılmanın hükmü konusundaki tartışmalar incelenmiştir. İkinci başlıkta ise doğrudan uygulamayla ilgili tartışma, konuyla ilgili ilk eleştiriyi kaleme alan İbnü’l-Cebbâb’a (ö. 555/1160) ait bir risale/fetvadan başlayarak, yedinci yüzyılın başlarında İskenderiye Mâlikî uleması tarafından kaleme alınan aksi istikametteki fetvalar, daha sonra Mekke Şâfiî kadısı İbn Ẓahîre’nin (ö. 907/1502) ve Mekke Mâlikî fakihlerinden Ruʿaynî’nin (ö. 945/1538) fetvaları ve nihayet Ruʿaynî’nin oğlu ve ileri gelen bir Mâlikî fakihi olan Ḫaṭṭâb’ın (ö. 954/1547) yazıları üzerinden Hicrî 10’uncu yüzyılın ilk yarısına kadar takip edilmiştir. İncelenen bu fetva ve metinler biri dışında Mâlikî uleması tarafından kaleme alınmıştır. Bu metinlerde uygulamanın meşruiyeti doğrudan konu edilir. Bu durum, söz konusu metinlerin yine Hicrî 10. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenebilecek konuyla ilgili diğer metinler ve tartışmadan ayrı bir şekilde incelenmesine imkân verir. Söz konusu ikinci tartışma, aralarında Raḥmetullâh es-Sindî (ö. 993/1581), Emîr Pâdişâh (ö. 998/1581 sonrası) ve ʿAlî el-Ḳârî (ö. 1014/1605) gibi tanınmış simaların da bulunduğu büyük oranda Hanefî uleması arasında gerçekleşir. Bu tartışmada meşruiyet konusuna temas edilmiş olsa da tartışma temelde artık yerleşik hale gelen uygulama karşısında bir Hanefî’nin nasıl davranması gerektiğine odaklanır. Yazıda uygulamanın ortaya çıkışı konuyla ilişkilendirilebilecek fıkhi tartışmalar ve siyasi bağlamla ilişkilendirilmeye çalışılmıştır.
Bu çalışma daha önce bir başka yerde yayınlanmamış, akademik etik kurallar dikkate alınarak hazırlanmış bir çalışmadır.
Üniversitenin sağladığı akademik çalışma ortamı dışında özel bir destek alınmamıştır.
Çalışmayı okuyarak değerlendirmelerini paylaşan Mehmet Boynukalın, Fuat Aydın ve Muammer İskenderoğlu'na teşekkür ederim.
The practice of performing the obligatory prayers in different congregations (ṣalāt al-jamāʿa) within the Masjid al-Ḥarām is a tradition that, based on the available evidence, dates back to the late 5th century of the Hijri calendar and remained uninterrupted for over eight and a half centuries, continuing until 1344/1926. Although it is not possible to precisely date the beginning of this practice, the existing data suggests that it emerged in the second half of the 5th century. This period corresponds with the restoration of Abbasid control over the Hejaz, following a century-long dominance by the Fatimids. The earliest information on the practice indicates that, out of the four congregations representing different schools of law, three were Sunnī, and one followed the Zaydī madhhab. The presence of the Ḥanbalī congregation, the fourth Sunnī school, can be estimated for the first decades of the 6th century, indicating that the practice evolved gradually. This also suggests that the local rulers of Mecca, who adhered to the Zaydī school, played a role in shaping if not initiating the practice. Although later scholars such as Tujībī (d. 730/1329) and, in a similar vein, Zarkashī (d. 794/1392)—writing more than two centuries after the practice began—tend to attribute its origins to lack of a Sunnī authority or to the attitude of the local Zaydī rulers of Mecca respectively, earlier accounts, particularly those from Ibn al-Jabbāb (d. 555/1160), suggest that the introduction of the four Sunni congregations was in fact a directive from the Abbasid Caliph. Since the beginning of the practice, the Shāfiʿī imam, and thus the Shāfiʿī congregation, held a privileged position by leading prayers behind Maqām Ibrāhīm and being the first to commence the prayers. The positioning of the congregations at different sides of the Kaaba helped prevent the mixing of the sounds to some extent, and differing opinions among the legal schools about the optimal time for prayers allowed for further temporal adjustments to ensure the tranquility of the worship. However, the short time window for the Maghrib (evening) prayer was the cause of a much-criticized issue in this arrangement. It seems that the Shāfiʿī school’s privileged position, even during the Maghrib prayer when all congregations performed it simultaneously, remained largely intact with a symbolic priority until the Ottoman period. At that time, in a decision driven primarily by political considerations—though not without legal justification—the Hanafī congregation was given the honor of leading and completing the Maghrib prayer first. Although the origins of this practice can be traced to the political context, with the Abbasids likely using it to assert their legitimacy as the rightful leaders of the Sunnī world following their victory over the Fatimids in the struggle for hegemony over the Hejaz, it is equally evident that the legal discourse of the period played a crucial role in shaping and initiating this arrangement. The prevailing debates on the permissibility of praying behind an imam from a different school of law suggest that legal doctrines rendered this regulation a necessary and inevitable solution to the issue of congregational prayers in the most sacred space, for which no alternative existed. As a result, the idea that the Masjid al-Ḥarām, under the discretionary authority of the caliph, can be regarded as separate mosques did not provoke significant opposition. It seems that strong objections only emerged when evening prayers began to be performed by all congregations of different madhhabs simultaneously, at which point critics began voicing their opposition to the very essence of the arrangement. Despite being criticized at different times the practice remained in place. The legal discussions and fatwas related to the issue can be divided into two phases, based on the time and focus of the debate. The first phase begins with treatises or fatwas written in 550/1155 A.H. by Ibn al-Jabbāb (d. 555/1160) and al-Ġassānī, with Ibn al-Jabbāb identified as a Mālikī scholar from Fatimid-era Egypt. These works represent the earliest known critique of the practice. Responses to Ibn al-Jabbāb’s critiques were issued by Mālikī scholars in Alexandria in the early 7th century. These texts, which address the legitimacy of the practice, were later referenced by Meccan scholars in the 9th and 10th centuries. The second phase of the debate not covered in this study took place in the latter half of the 10th century. This phase primarily involved Hanafī scholars, such as Raḥmatullāh al-Sindī (d. 993/1581), Amīr Padishāh (d. after 998/1581), and ʿAlī al-Qārī (d. 1014/1605), who concentrated on how a Ḥanafī follower should navigate the now well-established practice, without directly questioning its legitimacy.
History of fiqh Fatwa Ḥârem-i Şerîf Maqāms Congregational prayer Common prayer of different madhhabs Ibn al-Jabbāb
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law, Islamic Studies (Other) |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | September 15, 2024 |
Acceptance Date | December 5, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 67 Issue: 67 |
International Journal of Theological and Islamic Studies
International Journal of Theological and Islamic Studies is an open access journal
Click for Open Access Policy